Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3621
Karar No: 2019/2110
Karar Tarihi: 28.02.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/3621 Esas 2019/2110 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/3621 E.  ,  2019/2110 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili, 1274 ada 52 parselin kayıt maliki ... ’nın ölü olduğunu, davacının taşınmaza 33 yıldır zilyet olduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak, vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılardan ..., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 1274 ada 52 parselin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK"nin 713/2. fıkrası kapsamında yer alan maliki 20 yıl önce ölmüş ve bu nedenle tapu kayıdının hukuki değerini yitirmesi hukuksal sebebine dayalı olarak TMK"nin 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescili davasıdır.
    Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de, TMK"nin 713/2. maddesidir. Anılan fıkranın önceki düzenlemesinde “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasında ise; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiş, 5. fıkranın son cümlesinde de; “Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.” ilkesi getirilmiştir.
    Anılan kanuni düzenlemelere göre; tapulu bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi adına tesciline karar verilmesi için, malikin ya da paydaşın ölmüş olması, yukarıda açıklanan koşullarda en az 20 yıl süre ile zilyet olunması ve bu süre içinde tapu kaydının intikal görmemesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirtilen koşulların tamamlanmasıyla mülkiyet kendiliğinden zilyede geçmiş olur. Mahkemece, sonradan verilen iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu(inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğindedir.
    Her ne kadar, TMK"nin 713/2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “ölmüş” sözcüğü, Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasa"nın 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 tarihli ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
    Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK"nin 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Davanın yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra açılmış olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
    Mahkemece kazanma koşulları ve süresinin davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan veraset belgesine göre davalıların murisi ... ’nın ölüm tarihi 26.11.1960’dır. Dava konusu 1274 ada 52 parsel sayılı taşınmaz tam malik olarak bağ niteliği ile ‘‘... ...’’ adına 28.04.1964 yılında kadastro çalışmaları sonucu tapuya tescil edilmiştir.
    08.07.2003 tarihinde yapılan keşifte davacı ve davalılar tanıkları dinlenmiştir. Davacı tanıklarından ... , dava konusu taşınmaza 1966 yılından bir yıl sonra davacı ile geldiğini, taşınmazda oturup çay içtiklerini, davacının kendisine dikme dikeceğini söylediğini, ancak hiçbir şey ekili olmadığını; davacı tanıkları ... ve ... dava konusu taşınmaza ilk defa geldiklerini, davacının kendilerine fidan dikip karpuz ektiğini söylediğini; davalı tanıkları ... ve ... davacının taşınmazda herhangi bir kullanımının olmadığı, taşınmazın tapuya tescil tarihi olan 1964 tarihinden bu yana aynı şekilde durduğunu beyan etmişlerdir.
    Görüldüğü gibi dava konusu 52 parselin davacı tarafından kullanılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda ekonomik amaca uygun zilyetlikten söz etme olanağı bulunmamaktadır. O halde davacının TMK"nin 713/1 maddesine göre aralıksız çekişmesiz malik sıfatıyla yirmi yıl zilyetliğinin olduğu sonucuna varmak mümkün değildir. Bu nedenle davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılardan ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi