8. Hukuk Dairesi 2018/7758 E. , 2021/171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davaya konu 6 ada 9 parselde kayıtlı 7 numaralı dükkana davalı tarafından yapılan haksız elatmanın önlenmesine, 06.04.2007 tarihinden itiabaren dava tarihine kadar olan dönem için 10.880 TL ecrimisilin her bir dönem için doğduğu tarihten itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2014/10835 Esas, 2015/12693 Karar sayılı ilamı ile, davacının maliki olduğu dükkan vasıflı 7 numaralı bağımsız bölüme, kat irtifakı projesine göre davalının müdahalesi keşfen saptanmak suretiyle yazılı şekilde elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı, bu nedenle davalının temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığı, açıklanarak elatmanın önlenmesi talebi yönünden hüküm onanmış, davacının temyiz itirazlarına gelince; müdahaleye konu kısmın kat irtifakı projesine göre davacının maliki olduğu bağımsız bölüm kapsamında kaldığı, bu durumda davalının kullanımının haklı ve geçerli nedene dayanmadığı gibi iyiniyetli kabul edilmesinin de mümkün olmadığı anlaşıldığından, haksız kullanım tazminatı niteliğinde olan ecrimisilin de hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığına işaret edilerek hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında, elatmanın önlenmesiyle ilgili önceki kararın onanmasına karar verildiğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ecrrimisil talebinin kabulü ile 1.588,00 TL ecrimisil bedelinin 13.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 1.828,00 TL ecrimisil bedelinin 14.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 2.188,00 TL ecrimisil bedelinin 15.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 2.488,00 TL ecrimisil bedelinin 16.04.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 2.788,00 TL ecrimisil bedelinin 17.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 ve devam eden maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Mahkemece, davacı lehine 13.04.2007-17.04.2012 arasındaki dönem için belirlenen ecrimisile taleple bağlı kalınarak hükmedilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Mahkemece hükme esas alınan 16.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda, bilirkişilerce hesaplama yapılırken taşınmazın öncelikle dava tarihinden geriye dönük bir yıllık dönem için aylık kira bedelinin, sonrasında ise ÜFE oranlarının geçmiş yıllara doğru uygulanarak ecrimisil bedelinin tespit edildiği, ayrıca davacının davaya konu 7 numaralı dükkanı 04.05.2007 tarihinde satış yoluyla edindiği,bilirkişi raporunda ise 13.04.2007 tarihinden itibaren ecrimisil hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda Mahkemece, davacının taşınmazı edinim tarihi olan 04.05.2007 tarihinden dava tarihi 17.04.2012 tarihine kadar olan dönem için, Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, davacının taşınmazı edindiği tarih başlangıç tarihi olarak alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de, bilindiği üzere ecrimisil davalarında, her dönem için belirlenen miktara dönem sonu (tahakkuk tarihi) itibariyle faiz yürütülmesi gerekmektedir. Davacı dava dilekçesinde, 10.880 TL ecrimisilin her bir dönem için doğduğu tarihten itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş olup, Mahkemece toplamda 10.880 TL ecrimsil bedelinin dönem başlarından itibaren yasal faiziyle tahsiline hükmedilmişse de, dönem sonlarının hükümde açıkça belirtilerek dönem sonlarından itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, her bir dönem için hesaplanan ecrimisil tutarına dönem başlangıç tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.