8. Hukuk Dairesi 2020/4826 E. , 2021/979 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 2. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Antalya 2. Aile Mahkemesinin 14.09.2017 tarihli ve 2013/11 Esas, 2017/658 Karar sayılı kararıyla davanın asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez taraf vekillerinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı-birleşen davada davalı ... vekili, davaya konu 8238 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz ile 10895 ada 27 parselde kayıtlı kooperatif hissesinin evlilik birliği içinde edinilmesi sebebiyle 100.000 TL katılma alacağının faiziyle davalı-birleşen davada davacı vekilinden tahsilini talep etmiş, talebini 154.225,78 TL olarak artırmıştır.
Davalı-birleşen davada davacı ... vekili, asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davada, evlilik içinde asıl dava davacısı kadın adına tescil edilen ... plakalı araç, asıl davaya konu 8238 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaza yaptığı iyileştirmeler, evlilik içinde alınan 6 bilezik ve banka hesapları üzerinde toplam 10.000 TL mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağın faiziyle asıl dava davacısı kadından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dava ve birleşen davaların kısmen kabulü ile davacı-birleşen davada davalının katılma alacağının 140.926,14 TL, birleşen davada taleple bağlılık gereği davalı-birleşen davada davacının katılma alacağının 8.000 TL olduğunun tespiti ile, alacaklar takas edilerek sonuç itibariyle 132.926,14 TL’nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davacı-birleşen davada davalıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, kararın davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 2018/15518 Esas, 2019/9846 Karar sayılı ilamı ile, davalı-birleşen dosyada davacı vekilince istinaf başvuru süresi içinde sunulan ikinci bir dilekçe ile ilk dilekçede ileri sürmediği vakıa hakkında istinaf talebinde bulunmasında yasal bir engel olmadığından, davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin ek istinaf dilekçesi içeriğindeki banka hesabına yönelik itirazı hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin banka hesabına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmemesinin doğru görülmediğine işaret edilerek bozma kararı verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak, davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile asıl davanın kısmen kabulüne, 140.926,14 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden itibaren faiziyle davalı-birleşen davada davacıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile, taleple bağlı kalınarak araç ve banka hesabı yönünden toplam 8.000 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden itibaren faiziyle davacı-birleşen davada davalıdan tahsiline, hükmolunan alacakların takas edilmesi suretiyle neticeten 132.926,14 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden itibaren faiziyle davalı-birleşen davada davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı-birleşen davada davalı vekilinin tüm, davalı-birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Birleşen dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin olup, 10.05.2013 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 107/(1). maddesine göre "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”. 22.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 7. maddesiyle değişik 6100 sayılı HMK’nin 107/(2) maddesine göre ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hakim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.”.
Yine ıslaha ilişkin HMK’nin 177 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere bakıldığında; HMK’nin 177/(1). maddesinde, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 18. maddesi ile değişik HMK’nin 177/(2). maddesinde ise “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü yer almaktadır. Böylelikle kanunda öngörülen şartları sağladığı takdirde Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılabilmesi mümkün kılınmıştır.
HMK’nin “Yapılamayacak işler” başlıklı 357/(1). maddesinde de “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166. maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeler karşısında, belirsiz alacak niteliğinde açılan davalarda, Yargıtay bozması sonrasında tahkikata ilişkin bir işlem yapılması durumunda tahkikat sona erinceye kadar ilk derece mahkemesinde ıslah mümkün olup, bölge adliye mahkemesinde ise ıslah mümkün olmamakla beraber, HMK’nin 107/(2). maddesi gereğince talebin artırılması mümkündür.
Somut olayda, bozmadan sonra Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı-birleşen davada davalı kadının Akbank hesap hareketleri dosyaya alındığına, buna göre kadının döviz hesabında 14.360,44 İsviçre Frangının 24.05.2010 boşanma dava tarihinden kısa bir süre önce 15.04.2010 tarihinde çekildiği, İlk Derece Mahkemesince bu hesaptaki para Türk Lirası olarak kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmasının hatalı olduğu belirtilerek davalı-birleşen davada davacının banka hesabı yönünden 7.180,22 İsviçre Frangı katılma alacağı olduğu belirlenmekle birlikte taleple bağlı kalınarak 1.000 TL katılma alacağına, birleşen davaya konu araç yönünden ise, katılma alacağının 18.060 TL olduğu belirlenerek taleple bağlı kalınarak 7.000 TL katılma alacağına hükmedildiğine, böylece tahkikata devam edilip tahkikata ilişkin işlem niteliğinde banka hesabına ilişkin araştırma ve inceleme yapıldığına göre, Bölge Adliye Mahkemesince az yukarıda bahsedilen kanun hükümleri gereğince davalı-birleşen davada davacı vekiline talebini artırabilmesi için süre ve imkan verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın niteliği ve kanun hükümleri göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davada davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı-birleşen davada davacı vekilinin tüm, davalı birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesi"ne gönderilmesine, 546,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 59,78 TL"nin temyiz eden davacı-birleşen davada davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı-birleşen davada davacıya iadesine, 08.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.