Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/12345
Karar No: 2021/1039
Karar Tarihi: 09.02.2021

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/12345 Esas 2021/1039 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/12345 E.  ,  2021/1039 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı vekili, Hazine adına arsa vasfıyla kayıtlı 61 ada 90 parsel sayılı taşınmazın da içerisinde bulunduğu alanda karayollarının yol yapımı için kamulaştırma çalışması yapıldığını belirterek taşınmazdaki ev ve ağaçların müvekkilince meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacının mera niteliğindeki parsel üzerinde inşa ettikleri muhdesatlarla ilgili olarak, mera niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazları zilyetlikle edinemeyecekleri,bu nedenle üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava kamulaştırma hukuki yararına dayalı muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (72l s.lı TMK"nin mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK"nin mad.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Kavak ve söğüt ağaçları, kendiliğinden yetişebilen ya da ekonomik amaçla yetiştirilen ve kesilip satılabilen ağaçlar olması nedeniyle muhdesat niteliğinde kabul edilmemektedir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK"nin mad.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK"nin mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK"nin mad.l 14/1-h, 115) .
    Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 90 parsel sayılı taşınmazın 28.11.2006 tarihinde mera parseli olan 61 ada 65 nolu parselden ifrazen oluştuğu ve 50194,64, metrekare alanlı olduğu, arsa vasfıyla davalı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu sabittir. Yapılan keşifte de dava konusu ev ve ağaçların 61 ada 90 parselde kaldığının anlaşıldığı, 61 ada 65 nolu parselin mera vasfı devam eden kısmının 61 ada 91 nolu parsel olarak tescil edildiği bu kısımda davacıya ait muhdesatın olmadığı ve davanın kamulaştırma hukuki yararına dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır.
    Somut olaya gelince; dava konusu muhdesatların mera vasfını yitiren ve arsa vasfıyla hazine adına kayıtlı 61 ada 90 nolu parselde kaldığına göre taşınmazın yapıldığı tarih de dikkate alınarak mahkemece muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında kamulaştırma ile ilgili kayıt ve belgelerle kamulaştırma haritası getirtilip taşınmaz başında uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılması, fen bilirkişi eliyle kadastro paftası ve kamulaştırma haritası ölçekleri eşitlenerek zemine uygulanması, bu yolla muhtesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın gerçekten kamulaştırma alanı içinde kalıp kalmadığının, davacı tarafın tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yukarıda açıklandığı üzere bu muhdesatlara hukuken değer verilemeyeceğinin dikkate alınmasının yanında, özellikle yukarıda yazılı mülkiyet hakkının ihlali bakımından da inceleme ve araştırma yapılarak; davalı mülkiyet hakkı sahibi Hazine"nin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise bunun davacıyı meşru bir beklenti içerisine sokup sokmayacağının değerlendirilmesi; bu hususları gösterir denetime elverişli rapor alınması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde (yetersiz fen, inşaat ve ziraat bilirkişi raporları doğrultusunda) hüküm verilmesi usul ve Yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve Kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.madde yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428 maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi