8. Hukuk Dairesi 2018/12711 E. , 2021/1317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, vekil edenlerinin üzerinde kat mülkiyeti kurulu dava dışı kişilerle birlikte paydaş oldukları 435 ada 54 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne kaldırım ve yol yapmak suretiyle kamulaştırmasız elatan davalı ... aleyhine 10.12.2010 tarihinde kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat (bedel) davası açıldığını, ancak elatmanın bu dava öncesine dayandığından uzun yıllardır dava konusu yerden faydalanamadıklarını ileri sürerek Şubat 2007 - Ekim 2010 tarihleri arasındaki dönem için toplam 11.300,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın 2942 sayılı Yasa’nın geçici 6. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle, 2942 sayılı Yasa’nın geçici 6. maddesi uyarınca açılan tazminat davası dışında davacıların ecrimisil talep edemeyecekleri gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.05.2013 tarihli ilamı ile "... öncelikle davacılardan ..., ..., ... ve ..."in kayıtla ilgilerinin olup olmadığının açıklanması ve kamulaştırmasız elatma dosyasının getirtilip incelenmesi, mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak kamulaştırmasız elatma dava tarihine kadar belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması" gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında sunulan veraset ilamı ile davacılardan ..., ..., ... ve ..."in aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu tespit edilerek, elkonulan 89,10 m2 kısımdan davacıların gelir elde etmedikleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu defa, hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 01.04.2015 tarihli ilamı ile ‘.. Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olması 4.2.1959 tarihli ve 13/5 sayılı, 9.5.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Bırleştirme Kararları uyarınca taraflardan biri lehine müktesep hak oluşturacağından ve bu hakkın tanınması kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece davacılar yararına oluşan kazanılmış (usûli müktesep) hak nazara alınmaksızın bozmadan evvelki karar gibi ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan; ecrimisile hükmedilebilmesi için, taşınmazdan davacı tarafın ne şekilde ekonomik gelir elde ettiği hususunun ispatı zorunlu olmadığı gibi haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir getirmeye özgülenmemiş olması dahi sonuca etkili değildir. Hal böyle olunca; bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesi dikkate alınarak yukarıda yapılan açıklama ışığında davalının kaldırım yapmak suretiyle işgal ettiği taşınmazdaki 89,10 m2"lik kısmın kiraya verilmesi halinde piyasa koşullarına göre ne kadar bedel getirebileceğini bilirkişi eliyle belirlemek suretiyle davacıların talep ettiği dönemlere ilişkin hakkaniyete uygun ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir…’gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak, temyize konu, davanın kısmen kabulü ile, son bilirkişi raporuna atfen 8.003,61 TL ecrimisilin; 1.650,00 TL"sine 31.12.2007, 2.026,08 TL"sine 31.12.2008, 2.053,80 TL"sine 31.12.2009, 2.273,73 TL"sine 10.12.2010 tarihinden dönem sonlarından yürüyen yasal faizi ile tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların dava dışı kişilerle birlikte dava konusu 435 ada 54 parselde paydaş oldukları, taşınmazın bir bölümünün kaldırım ve yol olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nin 26/1. maddesinde ""Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. ""hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacılar, Şubat 2007 - Ekim 2010 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil talebinde bulunmuşlar; ancak, Mahkemece, 01.02.2007-10.12.2010 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisile hükmedilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, verilen hüküm, talep edilen dönemin aşılması sureti ile HMK"nin 26/1. maddesine aykırılık teşkil etmiştir. Yine, davacıların, dava konusu taşınmazda, dava dışı kişilerle birlikte paydaş oldukları sabit olduğuna göre, Mahkemece, davacıların tapudaki payları oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, tapu payı gözetilmeden ve her bir davacıya düşen ecrimisil bedeli belirtilmeden bilirkişi tarafından hesaplanan toplam miktar üzerinden ecrimisile hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. O halde, Mahkemece yapılması gereken iş, davacıların ecrimisil talebine ilişkin dönemleri ve her bir davacının tapu kaydındaki hissesi/ miras payı (bilirkişi raporunda, davacılar ... ve ...’un, tapuda payı olmadığının belirtmesi, 5 numaralı bağımsız bölüm maliki ...’un bahse konu kişilerin murisi olduğu hususu göz önüne alınarak denetlenmesi çerçevesinde) gözetilerek bir karar vermek olmalıdır. Tüm bu hususlar göz önüne alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olup, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 59,30 TL onama harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 77,90 TL"nin temyiz eden davacılara iadesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.