Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/924
Karar No: 2021/1342
Karar Tarihi: 17.02.2021

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/924 Esas 2021/1342 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2020/924 E.  ,  2021/1342 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili, müvekkilinin, dava konusu 502 ada 9 parsel sayılı taşınmaza yönelik görülen ortaklığının giderilmesi dosyasında tapu kaydı malikleri ... kızı ..., ... oğlu ..., ... karısı ... ve ... kızı ..."ye kayyım olarak atandığını, davalının dava konusu yeri kullandığının tespit edildiğini belirterek, kayyım atamasının yapıldığı 06.06.2002 ile 23.05.2009 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.765,28 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı, taşınmazda kendi payını kullandığını, kullandığı binayı da kendisinin yaptırmış olduğunu, kimsenin yerine elatmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemenin 13.12.2011 tarihli ve 2009/1036 Esas, 2011/1641 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03.07.2012 tarihli ve 2012/11798 Esas, 2012/16692 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyulmakla, 04.06.2013 tarihli ve 2012/1024 Esas, 2013/662 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulü ile 23.05.2004 - 23.05.2009 dönemi için belirlenen ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.04.2014 tarihli ve 2013/21330 Esas, 2014/6883 Karar sayılı ilamı ile, davacı talebi ile bağlı kalınarak dava tarihi olan 17.10.2012 tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisile hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, davacı tarafın karar düzeltme talebini içerir dilekçesi ise, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 15.12.2014 tarihli ve 2014/13595 Esas, 2014/19636 Karar sayılı ilamı ile, Sulh Hukuk Mahkemelerince verilen kararlara ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile, 01.01.2007 - 31.12.2009 dönemi için belirlenen ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş ve hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
    Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay İçtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
    Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu"nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar). Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
    Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, s:208).
    Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
    Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
    O nedenledir ki; Yargıtay, bugüne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir (Aynı yönde bakınız. Hukuk Genel Kurulu"nun 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9- 72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı ilamları).
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulu"nun 23.10.2002 tarihli ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 tarihli ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı kararlarında da; maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı benimsenmiştir.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12.07.2006 tarihli ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 tarihli ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 tarihli ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
    Dosyanın incelenmesinde, davanın 14.10.2009 tarihinde açılmış olduğu, ancak; önceki tarihli bozma ilamında bu hususun gözden kaçırılmış olduğu, bu durumun maddi hataya dayalı olduğu ve davalı lehine bir kazanılmış hak doğurmayacağı kabul edilmelidir. Mahkemece, bozmaya uyulup uyulmadığı hususunda bir karar verilmeksizin, fiilen, yukarıda açıklanan şekilde maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan bozmaya uygun karar verilmesi yanlıştır. Sonuç olarak; dosya kapsamına ve davalının zamanaşımı savunmasına göre, dava tarihi olan 14.10.2009 tarihinden geriye doğru 5 yıl için usulüne uygun şekilde belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde 2007-2009 dönemi için belirlenen ecrimisilin tahsiline karar verilmesi doğru olmadığından, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi