8. Hukuk Dairesi 2018/11368 E. , 2021/1381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; müvekkilinin tapu kayıtlarında ... ili, ... ilçesi, ... köyü 687 ve 689 nolu arsa nitelikli parsellerin 7/10 hissedarı olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan ... çevre yolu yol yapım ve genişletme çalışmaları neticesinde 1978 yılından beri hissedarı olduğu taşınmazlardan yararlanamadığını, bu nedenle ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/106 Esas sayılı kamulaştırmasız elatma nedeniyle bedel istemli açtıkları dava ile bu davanın birleştirilmesini ve elatma tarihinden, kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı bedel istemli davanın açıldığı 16.02.2012 tarihine kadar fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL ecrimisilin dönemsel faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; süresinde vermiş olduğu düplik dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunarak, açılan davanın haksız olduğunu belirterek reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı Kurum tarafından kamulaştırma yapılmaksızın fen bilirkişi raporunda A ve D harfi ile gösterilen kısımlara yol yapılmak suretiyle elatıldığının sabit ve çekişmesiz olduğu belirtilerek, kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı bedel istemli davanın açılış tarihinden geriye doğru 5 yıllık 687 parsel için 1905,4 TL, 689 parsel içinse 28.898,08 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacının 687 ve 689 parsel sayılı taşınmazlarda paylı malik olduğu, davalı Kurumun dava konusu yerlerle ilgili 1976 yılında kamu yararı kararı aldığı, ancak herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmadığı, taşınmazlara yol yapmak suretiyle kamulaştırmasız elattığı, davacı tarafından aynı Mahkemede 16.02.2012 tarihinde 2012/106 Esasıyla kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı bedel istemli dava açıldığı, akabinde aynı yer ile ilgili 02.03.2012 tarihinde 2012/126 Esasıyla ecrimisil talep edildiği ve bu dosyanın 2012/106 Esas sayılı dosya ile birleştirilerek yargılamanın bu şekilde yürütüldüğü, söz konusu esas üzerinden yapılan yargılamada alınan 10.09.2012 tarihli fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen ilk raporda 687 parselde 33,17 m2, 689 parselde ise 541,12 m2 alana elatıldığının tespit edildiği, ardından 02.11.2012 tarihli ek raporda ise bilirkişi tarafından kamulaştırma planının çakıştırılması sonucu ölçüm yapılarak 687 parselde 64,20 m2, 689 parselde ise 973,69 m2 bölümlere elatıldığının belirlendiği, 2012/106 Esas sayılı davanın karar aşamasında dosyayla birleştirilen ecrimisil talepli dava tefrik edilerek , 2013/12 Esasına kaydedildiği ve yargılamaya bu esas üzerinden devam edildiği, eldeki dosyada yaptırılan ecrimisil hesabında tefrik edilmeden önceki dosyada alınan fen bilirkişisi ek raporunda belirtilen işgal edilen alan miktarlarının baz alındığı, inşaat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunca düzenlenen 27.02.2013 ve 12.07.2013 tarihli raporlarda; emsal karşılaştırma yöntemiyle hesap yapılmayacağı, dava konusu taşınmazlar için hesaplanan bedelin yaklaşık 25 yıllık kira geliriyle eşdeğer kabul edileceği ve buradan hareketle her yıl için dava konusu taşınmazların elatılan kısımlarının değerinin %4’ünün ecrimisil bedeli olarak hesaplanacağı belirtilerek, elatma tarihi olan 1976 yılından kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı bedel istemli davanın açıldığı 16.02.2012 tarihine kadar hesaplama yapıldığı, davacının talep artırımını bu hesap üzerinden yaptığı, ancak Mahkemece davalının zamanaşımı def’inde bulunduğu değerlendirilerek, 16.02.2012 tarihinden geriye doğru 5 yıllık ve davacının yargılama aşamasında taşınmazlar üzerindeki hissesinin 9/10 olduğu tespiti ile belirlenen ecrimisil bedelleri üzerinden davacının anılan hisseleri miktarında ecrimisile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, arsalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda; hükme esas alınan ecrimisile ilişkin bilirkişi raporunda Daire uygulamalarına göre hesaplama yapılmadığı ve raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu nedenle Mahkemece, yukarıda belirtmiş olduğumuz ilkeler uyarınca; 2012/106 Esas sayılı dosyada alınan raporda fen bilirkişisince el atıldığı tespit edilen 687 parsel için 33,17 m2, 689 parsel içinse 541,12 m2 alanların, davalının zamanaşımı def’inde bulunduğu, ecrimisil davasının 02.03.2012, kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı bedel istemli davanın ise 16.02.2012 tarihinde açıldığı gözönüne alındığında, 02.03.2007-16.02.2012 tarihleri arasında ecrimisil hesabının yaptırılması ve davacının dava açıldıktan sonraki taşınmazlar üzerindeki hisse miktarı değil, anılan tarihler arasında taşınmazlar üzerindeki hisse miktarı üzerinden belirlenecek ecrimisil bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca sadece davalının temyiz ettiği gözetilerek BOZULMASINA, HUMK"un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.