8. Hukuk Dairesi 2018/9372 E. , 2021/1388 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacının 6 ada 253 parsel, davalılar ..., ..., ölü ... ve ... mirasçılarının ise 252 parsel, davalılardan ... ve ...’in ise 262 parsel maliki olduklarını, ... 2. Noterliğince 31.08.1983 tarihli ve 11955 yevmiye nolu anlaşma senedinden de açıkça anlaşılacağı gibi davacı ile ... ve ölü ...’in miras bırakanı ... arasında davacının kayden maliki olduğu arsa içinde kalan ev ve önündeki avlusunun davacı tarafından kullanılacağı, ayrıca yapılan bir dizi satış ve tapu işlemi sonucu davalılara ait taşınmazlar içinde kalan ve davacının evi ve avluyu ana yola bağlayan ve zeminde fiilen yol olarak görünen ve kullanılan kısmın bedeli karşılığında davacıya terk edildiğini, 22 yıldır varolan ve zeminde davacıya terk edilen yol şeklindeki kısmın davacı tarafından kullanıldığını, 2005 yılı Eylül ayında davalılarca duvar örülmek suretiyle yolun kullanımının engellendiğini, yolun açılması için Sulh Hukuk Mahkemesinde müdahalenin men’i davası açtığını, alınan bilirkişi raporunda ifrazdan önce yol olarak kabul edilen kısmın ifraz ve tevhitler esnasında davacı adına yazılmadığını, bu nedenlerle tapunun iptali ile yol olarak işaretlenen kısmın davacının parseline ilave edilerek tescilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; tarafı olmadığı dayanak sözleşmenin davalıyı bağlamadığını, davanın reddini talep etmiştir. Davalı ... ve ...; davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar beyanda bulunmamışlardır.
Mahkemece;davacı ..."ın yıllardır nizasız ve fasılasız evine geçiş için kullandığı ve bu yolun geçtiği yeri ..."den senetle satın aldığı, davalılardan ..."in buraya sonradan ev yaptığı ve 2006 yılına kadar da bu yolla ilgili davacıyla aralarında herhangi bir sorunun olmadığı ancak davalı ..."ın 5-6 yıl önce aralarında başlayan anlaşmazlıklar sonucu yolu kapattığı ve davacının geçişini engellediği anlaşıldığından davanın kabulü ile dava konusu 6 ada 252 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 11.07.2014 havale tarihli raporunda yeşil renkle boyalı ve A harfi ile gösterilen 48.67 m2’lik kısmının bu taşınmazdan ifrazı ile yine 6 ada 262 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 11.07.2014 havale tarihli raporunda kırmızı renkle boyalı ve B harfi ile gösterilen 116.73 m2"lik kısmının bu taşınmazdan ifrazı ile toplam 165,40 m2’lik kısmın 6 ada 253 parsel sayılı taşınmaza ilavesi suretiyle aynı ada parsel nosu ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline ve bu kısmın paftasında yol olarak gösterilmesine, fen bilirkişi raporu ve krokisinin kararın eki sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; noterde yapılan satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Taraflara ait 252, 253 ve 262 parseller kök ada parsel olan 6 ada 45 parsel taşınmazın ifrazı sonucunda oluşmuş olup 6 ada 45 parselin kadastro tutanağında evveliyatında vergi kaydı bulunmakla 31.07.1968 tarihinde komisyonca 28/60 hisse ... oğlu ... ..., 7/60 hisse ... oğlu ... ve 25/60 hisse ... kızı ... ... adlarına olacak şekilde karar verildiği ve askı ilan sonrası 04.11.1969 tarihide kesinleştiği tespit edilmiştir. 24.09.1971 tarihinde ... ...’in vefatı üzerine taşınmaz ... ..., ..., ...’e intikal etmiş, ...’in vefatı üzerine ise irsen hissesi ...’a geçmiştir. Bundan sonraki aşamalarda bir takım hisse devirleri olmuş olup 14.01.1981 tarihinde yapılan cebri ifraz neticesinde taşınmaz 6 ada 112 parsel numarasını almıştır. Davacı ... ve davalılardan ... bu taşınmazda ilk kez 03.04.1998 tarihinde hissedar olmuşlardır. Nihai olarak 20.05.1998 tarihinde yapılan ifraz neticesinde ise 6 ada 112 parsel; 252, 253 ve 262 parsellere ayrılmış olup 252 parsel çeşitli hisselerle ..., ... ..., ... ve ... adlarına, 253 parsel ... ve ... adına iken 20.11.2000 tarihinde satış ve tevhid yoluyla tam hisse ile ... adına, 262 parsel ise ... ... ve ... adlarına kaydedilmiştir.
Davacının davaya dayanak yaptığı 31.08.1983 tarihli noter satış senedi incelendiğinde ise; arazi satışı sonrası arada çıkan ihtilafın aşağıda yazılı olduğu şekilde halledildiği belirtilerek “bizlerden ..., ..., ..., ... ve ...’in murisi olan ... oğlu ... ...’in ...’a satmış bulunduğu gayrimenkulde ..., ben ... ile ..., ..., ..., ...’in bilgisi dahilinde bina inşa etmiştir. Bina inşa etmesine hepimiz muvafakat etmiş bulunmaktayız bu inşa ettiği bina ile hala avlusu içinde bulunan bahçesi ve kullanmakta olduğu yola hiç bir şekilde tecavüzde bulunmayacağımız gibi bu yerlerde hiç bir şekilde hak iddia etmeyeceğimizi ve ...’a terk ettiğimizi bu yerlerin bedelini kısmen biz kısmende murisimiz ... ... tamamen ...’dan almış bulunmaktadır.” denilmek suretiyle ... ve ... kendi adına asaleten diğerleri adına vekaleten imza ve parmak basmak suretiyle düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı TMK"nin 706, BK"nin 213 (6098 sayılı BK"nin 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmazlar ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK"nin 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı bir ispat şekli olmayıp bir geçerlilik şartıdır. Bu nedenle davacı tarafın dayandığı resmi memur önünde yapılmayan 31.081983 tarihli noter satış senedine değer verilemez ve buna dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulamaz. Yine tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanılması da mümkün değildir. Davacının TMK’nin 713/2 maddesi kapsamında bir isteği olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle Mahkemece tapu iptali ve tescile ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hazinenin temyizi yönünden ise; 11.07.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu edilen bölümlerin 252 ve 262 parseller içerisinde kaldığı tespit edilmiş olup bu parseller ise tapuda şahıslar adına kayıtlı bulunmaktadır. Bu parsellerde Hazine ve belediyenin payı bulunmadığına göre mahkemece pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ..."a iadesine, 17.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.