8. Hukuk Dairesi 2020/4881 E. , 2021/1435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Terkin
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Hazine vekili, davaya konu 329 parsel sayılı taşınmazın 631,55 m2"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını açıklayarak, taşınmazın bu bölümüne ilişkin tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yazılı cevap dilekçesi sunmadıkları gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 616,03 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu"nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteğine ilişkindir.
Somut olayda; her ne kadar Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “...taşınmaz üzerinde yapılan fiziksel çalışmalar ve fen bilirkişisinin ölçüm sonucunda belirtildiği gibi 616,03 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi içine girdiği anlaşılmıştır...” şeklinde tespitlere yer verilmiş ise de, bilirkişileri bu tespitlere götüren çalışmaların ve verilerin neler olduğu raporda açıklanmadığından, raporun denetime elverişli olduğundan bahsedilemez.
Aynı şekilde, bilirkişi heyetince, idare tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin doğru olup olmadığı yönünde irdeleme yapılmamış, bilirkişilerce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisi kroki üzerinde gösterilmemiş, her iki kıyı kenar çizgisinin çakışıp çakışmadığı, çakışmıyor ise nedenleri açıklanmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken iş, Daire geri çevirme kararı üzerine dosya içerisine alınan güncel tapu kaydı içeriklerine göre, Mahkeme karar tarihihden sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22-a maddesi kapsamında yenileme kadastro çalışmaları yapıldığı ve 17.03.2016 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın 107 ada 1 parsel numarasına aldığı tespit edilmekle, yenileme kadastro çalışmalarına ilişkin tutanağın ve güncel tapu kayıtlarının dayanak belgeleri ile birlikte dosya arasına alındıktan sonra, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun"un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanunun 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi heyeti oluşturulup, taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, varsa komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumunun araştırılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir.
Anılan yönler gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 18.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.