8. Hukuk Dairesi 2018/13839 E. , 2021/1448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin 3660 ada 7 parsel sayılı taşınmazda kayıt maliki olan ..., ... oğlu ... ve ... kızı ...’ye yönetim kayyımı olarak tayin edildiğini, adı geçen taşınmazın davalı tarafından konut olarak kullanıldığını belirterek, 840 TL ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın eşi ... adına kayıtlı olduğunu, kendisi adına herhangi bir hisse bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... adına kayıtlı pay bulunmadığı, davalının taşınmazda malik olmaması nedeni ile davalı sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1.231,87 m2 yedi ev ve arsası nitelikli taşınmazda paydaş olan ..., ... oğlu ..., ... kızı ...’ye Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.07.2014 tarihli ve 2014/950 Esas, 2014/1354 Karar sayılı kararı ile davacının yönetim kayyımı olarak atandığı ve davalının eşi ...’ın da taşınmazda paydaş olduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki; haksız şagil olduğu iddia edilen kişinin dava konusu edilen taşınmazda paydaş olması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Somut olayda dava konusu taşınmazda davalının eşinin paydaş olduğu ve davalının da paydaş olan eşine teban taşınmazı kullandığı açıktır. O halde davanın paydaşlar arasında ecrimisil davası olarak görülüp sonuçlanması gerekmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, çekişme konusu taşınmazda davacının, kayyım tayin edildiği paydaşlar adına tasarruf ettiği veya edebileceği bölüm bulunup bulunmadığının belirlenmesi, kullandığı veya kullanabileceği bölümün bulunmadığının belirlenmesi halinde, kayyımla idare edilen yerler için intifadan men şartına gerek olmadığı da gözetilerek, ecrimisil hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan; davalı ...’ın 02.01.2018 tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. HMK m.55 hükmü uyarınca işlem yapılarak davaya devam edilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 18.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.