8. Hukuk Dairesi 2021/4800 E. , 2021/11435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında İzmir Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, ... İli ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 12096 ada 17 parsel sayılı 1.608,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1985 yılından beri ... oğlu ..."ın kullanımında olduğu ve üzerindeki 2 adet 1 katlı evin 1985 yılında ... tarafından yapıldığı şerhi yazılarak, arsa vasfıyla ... adına tespit edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları, ... Köyü 12096 ada 17 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kayıtlarının bulunduğunu belirterek, taşınmaz üzerine konulan şerhin kaldırılması, zilyet olduklarının belirlenmesi ve taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacıların tescil talebine yönelik davaları yönünden dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile dosya kesinleştiğinde ve talep halinde tescil talebi yönünden dosyanın tefrik edilerek görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kullanıcı şerhinin değiştirilmesine yönelik davalarının esastan reddine, davaya konu ... Köyü 12096 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kullanıcı şerhide dahil olmak üzere tespit gibi tesciline karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili ve davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davalı Hazine vekili ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı Hazine vekili ile davacılar vekilinin kullanıcı şerhine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre, temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
2. Davacılar vekilinin, tescil talebine yönelik olarak verilen görevsizlik kararına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a.3 maddesinde, Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya Mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması halinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası incelenmeden dosyanın görevli veya yetkili Mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği; aynı şekilde 362/(1)-c maddesinde de, yargı çevresi içinde bulunan İlk Derece Mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 23/2. maddesinde ise, "Bölge Adliye Mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar" hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümler, amacına uygun olarak yorumlandığında, HMK’nin Bölge Adliye Mahkemeleri’ne İlk Derece Mahkemeleri’nin görev ve yetkisine ilişkin olarak kesin nitelikte karar verme ve uyuşmazlık çıkması halinde kesin olarak çözümleyen karar verme yetkisi tanıdığı, buna göre anılan Kanun ile görev hususunun en geç Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, HMK’nin 355. maddesi kapsamında görev hususunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı özellikle HMK’nin 362/(1)-c maddesi karşısında temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmalıdır.
Diğer taraftan, 28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun’la, İlk Derece Mahkemelerinin görev ve yetkiye ilişkin kararları ile ilgili olarak 6100 sayılı Kanun’un 362. maddesinin (c) bendi değiştirilmiş, hüküm “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar” şeklinde daha açık hale getirilmiş, bu husustaki tereddütler de giderilmiştir. Yine 362. maddeye bir fıkra eklenerek, “353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı” hüküm altına alınmış, eklenen bu fıkra ile 353. madde hükmü arasında da uyum sağlanmıştır.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğuna ve Bölge Adliye Mahkemesi’nce, başvurunun esastan reddine karar verildiğine göre, İlk Derece Mahkemesinin göreve ilişkin kararını, istinaf başvurusu üzerine inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi kararı HMK’nin 362/(1)-c maddesi gereği kesin nitelikte olup, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması mümkün olmadığından, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin, İlk Derece Mahkemesinin görevsizlik kararına dair istinaf talebinin esastan reddine ilişkin temyiz dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nin 362/(1)-c maddesi uyarınca REDDİNE, davalı Hazine vekili ile davacılar vekilinin kullanıcı şerhine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 18.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.