8. Hukuk Dairesi 2018/4582 E. , 2020/476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili idarenin dava konusu 347 ada 31 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının hiçbir hukuki sebebe dayanmaksızın taşınmazın üzerindeki 125m² bölümü cafe olarak kullanmak suretiyle tecavüz ettiğini, müvekkili idarece ihbarname gönderildiğini, ancak ödeme yapılmadığını belirterek, 01.06.2008-31.12.2012 tarihleri arasında birikmiş 108.192,00 TL haksız işgal tazminatının işgalin başlangıcından itibaren kademeli kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 27.11.2014 tarihinde talebini 161.097,96 TL olarak güncellemiştir.
Davalı vekili, aynı taşınmaz için daha önce açılan İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/507 Esas, 2012/177 Karar sayılı dosyasında müvekkilinin kullandığı alanın 55 m² olduğunun belirlendiğini ve buna göre ecrimisile hükmedildiğini, önceki kesinleşmiş dosyada 55 m2 için 557 TL ecrimisile hükmedildiğini, dava konusu alanın yalnızca yaz aylarında kullanıldığının dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/507 Esas ve 2012/177 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, aynı taşınmaza ilişkin olduğu, davacı ve davalı tarafların aynı olduğu, taşınmazın 55 m2 bölümüne ilişkin olarak el atmanın önlenmesine ve ecrimisil ödenmesine karar verilmiş olduğu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince onandığı ve kararın 27.03.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İlgili dosya içerisindeki bilirkişi raporunda, ekteki krokiye göre (A) harfi ile gösterilen bölümün davaya konu edilmediği, (B) harfi ile gösterilen 70 m2 bölümün ise fiilen kaldırım olarak kullanıldığı ve davalının bu bölümün kullanımına engel olmadığı, (C) harfi ile gösterilen 55 m2 bölümü davalının kullandığı tespit edilmiş ve bu bölüm için 2008 yılı için aylık 557 TL ecrimisil belirlenmiş olduğu belirtilmiştir.
Eldeki dosyada, önceki döneme ilişkin kesinleşen kararda ecrimisil hesabına dahil edilmeyen (A) ve (B) harfleri ile gösterilen yerler için de ecrimisile hükmedilmiş, ancak hükme esas alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin ayrı ayrı kullanım şekli ile ilgili önceki raporla karşılaştırmalı değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca kesinleşen dosyada 2008 yılı için belirlenen ecrimisil m2 başına 10,12 TL iken, hükme esas alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda aynı yıl için m2 başına 12 TL ecrimisil belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece, öncelikle davalının ecrimisil talep edilen dönemde dava konusu yerde kullandığı alanın duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, uzman bilirkişi/bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınarak, raporlar arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle, davalının kullandığı yere göre ödemesi gereken ecrimisilin belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yukarıda belirtilen temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.