8. Hukuk Dairesi 2018/7000 E. , 2020/7630 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, öncesinde muris adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın muvazaalı şekilde davalıya devredildiğini, bu hususta açtıkları tapu iptali ve tescil davasının müvekkilleri lehine sonuçlandığını,taşınmazı bu şekilde iktisap eden davalının kullanımının iyiniyetli sayılamayacağını öne sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile murisin ölüm tarihi olan 21.02.2007 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için şimdilik 8.000,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikite davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14.10.2015 tarihli dilekçesi ile talebi 108.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkilinin haksız bir kullanımının ya da işgalinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin taşınmazda işgali olduğu kabul edilse bile bunun davacıların muvafakatine dayalı olduğunu, müvekkili ile davacılar arasında taşınmaz aynına ya da kira paralarına ilişkin derdest davalar olup müvekkilinin davacılardan alacaklı olduğu için ecrimisil talep edilemeyeceğini, taşınmaz üzerinde yer alan binanın dördüncü katının müvekkilinin annesi dava dışı ... tarafından yaptırıldığını, bu daire yönünden ecrimisil talep edilemeyeceğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların murisinin 2007 yılında ölümü üzerine davaya konu dört katlı apartmanın davalı tarafça kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı, ecrimisilin davanın açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık dönem için istenebileceği, davanın HMK"nin 107. maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu bu nedenle ıslah ile arttırılan kısmın zamanaşımına uğramayacağı gerekçesi ile, hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, HMK"nin 448. maddesinde bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağının belirtilmiş olmasına, eldeki dava 1086 sayılı HUMK döneminde açıldığından HMK"nin belirsiz alacak davasına ilişkin 107.maddesinin somut olayda uygulanma olanağı bulunmamasına, ancak 14.10.2015 tarihli ıslah dilekçesinin davalı vekiline 22.10.2015 tarihinde tebliğ edildiğine, dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 127. madde uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabileceğine, davalı vekilinin ise 24.02.2016 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunduğuna, anılan hususa davacı tarafın açık muvafakati bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü anlaşılmaktadır.Şöyle ki, Mahkemece taraflara emsal sunulması için süre ve imkan tanınmadığı, bilirkişilerce internet ilanları uyarınca dava konusu taşınmaza yakın mesafede bulunduğu belirtilen üç katlı binanın 2016 yılına ilişkin (ilanda yer alan) kira bedelinin esas alındığı, hesaplama yapılırken de taşınmazın öncelikle keşif tarihindeki aylık kira bedelinin, sonrasında ise ÜFE oranlarının geçmiş yıllara doğru uygulanarak ecrimisil bedelinin tespit edildiği görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece, Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.