8. Hukuk Dairesi 2018/6885 E. , 2020/7648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacıya ait ... Petrol yanındaki 664 parselin davalı tarafından işgal edildiğini, bu nedenle davalının müdahalesinin men’i ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla haksız kullanım nedeniyle müdahale tarihinden itibaren 5000 TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuş olup iyiniyetli olduğundan bahisle davacının taşınmazında olduğunun tespiti halinde inşaat ve müştemilatların kurulu olduğu kısmın mülkiyetinin bedel karşılığında davalıya verilmesini, dükkan ve ağaçların ise mahkemece belirlenecek bedelinin davacı tarafından davalıya ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının 664 parsel sayılı taşınmazın tamamına yapmış olduğu müdahalenin önlenmesine, davacı tarafından davalıya taşınmaz üzerinde bulunan inşaai ve ziraai muhdesatlar bedeli olan toplam 116.175,40 TL"nin ödenmesine, ödeninceye kadar davalıya inşai ve zirai muhdesatlar üzerinde hapis hakkı tanınmasına, davacının ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı incelendiğinde her ne kadar dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın 664 parsel olduğu belirtilmişse de Mahkemece dava konusu 664 parsel ve dava dışı 663 ve 488 parsellere yenileme çalışması yapılıp yapılmadığı sınırın değişip değişmediği, yenileme çalışmasının kesinleşip kesinleşmediği sorulmuş, Kadastro Müdürlüğünden 21.10.2015 tarihinde verilen cevapta “ Belirtilen taşınmazların bulunduğu Haydarbey Mahallesi 22-a (yenileme) çalışmaları kapsamında değerlendirmesi tamamlanarak 15.05.2015-15.06.2015 tarihleri arasında kesin askı ilanına çıkmış olup 488 nolu parsel (yeni 117 ada 309 parsel), 663 parsel (yeni 117 ada 307 parsel) 664 parsel (yeni 117 ada 308 parsel) için askı ilan süresince herhangi bir dava açılmadığından 16.06.2015 tarihinde tutanakları kesinleşmiş olup ... Tapu Müdürlüğüne henüz devir ve tescili yapılmamıştır. Haydarbey Mahallesinin tapulama çalışmaları 1953 yılında tamamlanmış olup paftalar grafik yöntemle (koordinatsız) üretilmiştir. Bu nedenle parsellerin gerçek sınırları zeminde hassas bir şekilde tespit edilememektedir.22-a yenileme çalışmaları tapulama çalışmaları sırasında ve tapulama çalışmaları sonrasında yapılan işlemlerdeki teknik hataları düzeltmek koordinatsız üretilen paftaları yenileyerek günümüz şartlarına uygun koordinatlı, diğer kurum ve kuruluşların yapacakları çalışmalara altlık oluşturabilecekleri bir çalışma olup tapulama çalışmalarındaki hatasız sabit sınırlar ve tapulama çalışmaları sırasında üretilen teknik bilgi ve belgeler dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi çalışmasıdır. Sonuç olarak davanın elatmanın önlenmesi davası olması nedeniyle zeminde yeni bir keşfin yapılmasının daha sağlıklı olacağı hususunu bilgilerinize arz ederiz.” denilerek taşınmazların parsel numarasının değiştiği bildirilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 664 parselin Kadastro Müdürlüğünden gelen cevabi yazı doğrultusunda kaydı kapandığına göre doğru sicil oluşturma ilkesi gereği yeni parsel numarası üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekirken, kapalı kayıt üzerinden karar verilmiş olması doğru değildir. Anılan bu husus; doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olup dolu pafta ilkesinin de gereğidir. Ayrıca, devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur. O halde; Mahkemece yeni oluşan ada /parselin tapu kaydı dosya arasına alınarak yeni durumuna göre değerlendirme yapılıp hukuki yarar durumu da gözetilerek tarafların iddia ve savunaları çerçevesinde sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.