8. Hukuk Dairesi 2018/6944 E. , 2020/7792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmaz üzerinde yapılmakta olan binadan 1996 yılında bir daire satın aldığını, kura çekimi sonucu B blok 6 nolu dairenin müvekkiline ait olduğunun belirlendiğini, ancak kura çekiminden sonra dairelerin yanlış numaralandığı gerekçesi ile kapılar üzerindeki numaraları değiştirdiğini, davalı ...’ın müvekkiline ait dairenin anahtarını değiştirip kullanmaya başladığını ve halen kullandığını belirterek, B blok 6 nolu daireye elatmanın önlenmesini, tapu iptali ve tescil davasının açıldığı 28.04.2000 tarihinden itibaren 1000 TL ecrimisilin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 29.03.2016 tarihli dilekçesi ile ecrimisil talebini 24.300 TL olarak güncellemiştir.
Davalı vekili, dava konusu dairenin kura çekiminde müvekkiline isabet ettiğini, müvekkili tarafından içi dizayn edildikten sonra 5 yılı aşkın süredir kullanıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tarafın aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarına gelince; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın arsa vasfı ile davadışı Hayrettin Bakkal ve Hasan Çürük adlarına paylı olarak kayıtlı iken, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bina inşaa edildiği, davacı ... tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yükleniciye düşen dairelerin temlik alındığı iddiası ve tescil talebi ile açılan tapu iptali ve tescil davası kabul edilmekle 1/28 payın ... adına tesciline ve B Blok 6 numaralı dairenin ...’e ait olduğunun tespitine karar verildiği, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/545 Esas ve 2014/93 Karar sayılı hükmünün temyiz edilmeksizin 05.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Bahsi geçen dava türü kurucu yenilik doğurucu (inşai) nitelikte olduğundan, taşınmazın davacı ... adına tesciline ilişkin hükmün kesinleşmesi ile birlikte, davalının taşınmazı kullanmasının bu tarihten sonra herhangi bir hakka dayanmadığı, ancak Mahkemece tapu iptali ve tescil davasının kesinleşme tarihinden öncesini kapsar şekilde dava tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıl için ecrimisile hükmedildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca hükme esas alınan 11.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda talep edilen son dönem olan 2015 yılı için ecrimisil belirlendiği ve geriye doğru hesaplama yapıldığı, artış oranının ise açıklanmadığı anlaşılmakla, bu raporun hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilmek de mümkün değildir.
O halde, Mahkemece 2012/545 Esas ve 2014/93 Karar sayılı hükmün kesinleştiği 05.05.2014 tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için yukarıda açıklanan şekilde yöntemine uygun olarak belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.