8. Hukuk Dairesi 2018/7211 E. , 2020/7802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı, kendisine ait 113 ada 1 parselden projesiz, kaçak su borusu geçirildiğini belirterek, davalılar tarafından taşınmazına yapılan elatmanın önlenmesini talep etmiştir.
Davalı TİSKİ vekili, dava konusu taşınmazdan geçen boruların müvekkili tarafından yapılmadığını ve 6360 sayılı Yasa kapsamında müvekkiline devredilen içme suyu hatlarından da olmadığını, dava konusu boruların kim tarafından davacının taşınmazından geçirildiğinin belirsiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, söz konusu taşınmazdan geçirilen su şebekesinin mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan projeye istinaden ilgili idare tarafından yapıldığını, müvekkilinin davacın taşınmazına herhangi bir müdahalesinin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu boruların 30 yılı aşkın bir süredir 7 km uzaklıktan plansız olarak köye getirilip halkın hizmetine sunulduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı muhtar Hasan, köy içme suyu borularının plansız projesiz olarak 7 km uzaklıktan değişik kişilerin arazilerinden geçerek köye getirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait taşınmazdan su borusunun geçtiğinin sabit olduğu ancak söz konusu su borusunun davalılar tarafından geçirilmediği gerekçesiyle, pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıya ait 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan tanık ifadelerine göre yaklaşık 25-30 sene önce su borusu geçirildiği ve geçirilen su borusunun 02.02.2016 tarihli fen raporunda belirtildiği üzere dosya içerisindeki ... Mahallesi içme suyu projesi dahilinde olmadığı anlaşılmıştır. Köy içme suyu şebekesinin kesilerek kullanımının engellendiğinden bahisle davalı ... tarafından davacının Kaymakamlığa şikayet edildiği, Kaymakamlıkça 03.02.2014 tarihli kararla davacının tecavüzünün men’ine karar verildiği, davacı tarafından İdare Mahkemesine başvurulduğu ve ... İdare Mahkemesi’nce “..men kararına konu olan suyun köyün ortak kullanımına ait içme suyu olduğu, köy tüzel kişiliğine ait bulunan köy içme suyu şebekesine davacı tarafından yapılan tecavüzün men edilmesi gerektiğinin belirtildiği, getirilen teklif doğrultusunda dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yürütülen soruşturma sonucunda, ... ili, ... ilçesi, ... köyünde ikamet eden davacının mülkiyetine ait taşınmazdan geçen köy içme suyu şebekesine ait boru hattına davacı tarafından kesilerek müdahalede bulunulduğu, davalı idarenin müdahalenin meni doğrultusunda aldığı kararda hukuka aykırılık görülmediği” gerekçesiyle bir üyenin karşı oyu ile davanın reddine karar verildiği ve kararın Bölge İdare Mahkemesi’nce onandığı anlaşılmıştır.
Mülkiyet hakkı sahibi olan davacı herhangi bir irtifak hakkı kurulmadan taşınmazından boru geçirilmek suretiyle yapılan müdahaleye başlangıçta razı olsa bile sonradan bu rızasını geri alarak, müdahalenin menini isteyebilir. Somut olaydaki müdahalenin fiilen boruları döşemek şeklinde algılanması adaletsiz sonuçlara yol açacaktır. İhtilafın özelliğine göre müdahalenin daha geniş ve mülkiyet hakkını koruyucu şekilde yorumlanması şarttır.
Yayladan gelen ve davacının taşınmazından geçen içme suyundan davalılar Celal ve İsmet’in ev/işyerlerine bağlayarak faydalandıkları, davalı TİSKİ’nin de içme sularından sorumlu olduğu, davalı muhtar Hasan’ın eldeki dosya kapsamında ve Kaymakamlık dosyasında davacının taşınmazından geçen boruların kaldırılması halinde diğer vatandaşların da aynı başvurularda bulunacağı, boruların davacının taşınmazında kalması gerektiği ve davacının borulara müdahale etmemesi gerektiği, boruların köyün içme suyunu karşıladığı şeklindeki beyanları ve boruların davacının taşınmazından geçişi için ısrarlı olması vs. hep birlikte değerlendirildiğinde; ortada tam olarak kimin tarafından ve ne zaman döşendiği belli olmayan içme suyu taşıyan ve davacının mülkiyet hakkını hukuka aykırı olarak kısıtlayan borular olduğu tartışmasız olup bu boruların davacının taşınmazından geçmesini isteyen, bunu savunan, destekleyen davalılara ve içme suyundan sorumlu olan muaraza oluşturan TİSKİ’ye husumet yöneltilmesinde bir usulsüzlük yoktur.
O halde Mahkemece, hatalı değerlendirme ile davalıların pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar doğru değildir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.