8. Hukuk Dairesi 2020/1443 E. , 2020/7893 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ(Asıl Dava): Katılma Alacağı (Birleşen Davalar): Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak, Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı-birleşen davada davalı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 1394 ada 5 parselde kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölümün 1/2 hissesinin iptali ile davacı erkek adına tescilini, olmadığı takdirde 07 CON 01 plakalı araç ve 11 numaralı bağımsız bölüm üzerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL alacağın davalı kadından tahsilini talep etmiş, araç için 8.550 TL, taşınmaz için 52.500 TL olmak üzere toplam 61.050 TL alacağın dava tarihinden itibaren faiziyle tahsilini talep ederek davasını ıslah etmiştir.
Davalı-birleşen davada davacı ... vekili, asıl davanın reddini, birleşen davalarında ise, erkek adına kayıtlı 1263 parsel için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL, 13231 ada 6 ve 7 parseller için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağının tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı birleşen davada davacı kadının 13231 ada 6 ve 7 parsellere yönelik davasının reddine, 1263 parsele yönelik davasının kısmen kabulü ile 3.080,30 TL alacağın davacı-birleşen davada davalı ...’den tahsiline, davacı-birleşen davada davalının davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak toplam 61.050 TL alacağın davalı-birleşen dosyada davacıdan alınarak davacı-birleşen davada davalıya karar tarihinden itibaren faiziyle verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı-birleşen davada davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, asıl davada dava konusu edilen 11 numaralı bağımsız bölüm ve araç yönünden hesaplanan alacak miktarı, temyiz eden davalı-birleşen davada davacı kadın lehine olduğuna, birleşen davada davaya konu edilen 6 ve 7 parseller mal rejimi sona erdikten sonra davalı tarafça satın alma suretiyle edinildiğine göre, davalı-birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı-birleşen davada davacı vekilinin birleşen davada davaya konu edilen 1263 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre 1263 parsele yönelik dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtayın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 06.09.1997 tarihinde evlenmiş, 07.10.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK"nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 1263 parselde kayıtlı taşınmaz eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu 27.09.2001 tarihinde satın alınarak, davacı-birleşen davada davalı eş adına tescil edilmiştir.Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179).
Mahkemece; 1263 parselin davacı erkek tarafından 24.08.2001 tarihinde ihale yoluyla Hazineden 1.850 TL bedelle satın alındığı, ödenen bedelin taşınmazın edinim tarihindeki değerine oranının yarısı üzerinde kadının katkı payı alacağı olduğu gerekçesiyle 3.080,30 TL katkı payı alacağına hükmedilmiş ise de, yapılan inceleme ve değerlendirme Dairemizin ilke ve uygulamalarıyla örtüşmemektedir. Şöyle ki; her ne kadar tarafların gelirleri, tasarruf miktarları, TKM’nin 152. maddesi ile TMK’nin 4. maddesi ve TBK’nin 50. maddesi dikkate alınarak kadının katkı oranının %50 olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, katkı payı alacağı davalarında davaya konu malvarlığına tarafların gelirleriyle katkıda bulunmaları halinde yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda belirlenen katkı oranının davaya konu malvarlığının dava tarihindeki değeri ile çarpılması neticesinde katkı payı alacağının hesaplanması gerekir. Diğer taraftan dosya kapsamı ve toplanan delillere göre, davaya konu 1263 parselde kayıtlı taşınmazın evlilik birliği içinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş olduğu, birleşen davada davalı erkek eşin davaya konu 1263 parseli Hazine’den satın almadan önce, Hazine’ye ecrimisil ödemek suretiyle kullandığı ve üzerindeki yapıyı evlilik birliği kurulmadan önce inşa ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre, Mahkemece davaya konu 1263 parselin zemin değerinin dava tarihi itibariyle değerinin alanında uzman bilirkişiler yardımıyla belirlenerek, bu değerin birleşen davada davacı kadının tespit edilen %50 katkı oranıyla çarpılması neticesinde belirlenen miktara, davacını talebi de dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı olarak hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı-birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.042,58 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3.127,75 TL"nin temyiz eden davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına 07.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.