8. Hukuk Dairesi 2018/6341 E. , 2020/7905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, tamamı vekil edenine ait 10125 ada 7 parsel sayılı taşınmaza davalıların geçerli bir sebebe dayanmaksızın müdahalede bulunduğunu açıklayarak, elatmanın önlenmesi ile haksız işgal nedeniyle şimdilik 24.700,00 TL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare ecrimisil ile dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan düğün salonuna yönelik men"i müdahale talepleri saklı tutularak diğer talepler yönünden dava atiye terk edilmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan düğün salonunun davalılara ait olmadığı, davalıların kiracı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, düğün salonuna yönelik elatmanın önlenmesi talebinin muhdesatın rayiç bedelinin depo edilmemesi, diğer muhdesatlar yönünden feragat nedeniyle reddine, ecrimisil talebinin ise davalıların iyiniyetli zilyet olduklarından bahisle reddine ve davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili feragat nedeniyle davanın reddine itirazlarının bulunmadığını beyanla, ecrimisil ile dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan düğün salonuna yönelik meni müdahale talepleri yönünden temyize gelmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu 7 parsel sayılı, 439 m2 alanlı, arsa vasıflı taşınmazın imar parseli olduğu, taşınmazın bir çok defa el değiştirdiği ve 29.09.2009 tarihli satış sebebiyle tamamının davacı adına tescil edildiği, davalıların imar uygulamaları öncesinde ve sonrasında taşınmazda ayni hak sahibi olmadıkları, davalılardan ..."nın dava konusu alana ilişkin tapu tahsis belgesi mevcut ise de belgeye dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasının Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/173-2012/636 sayılı kararı ile reddedilerek kesinleştiği, yine davalıların tahsis istemlerinin muhtelif tarihlerde belediyece reddedildiği, 30.04.2014 tarihli keşifte dinlenen davalı tanıklarınca, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan düğün salonu ve diğer muhdesatların yaklaşık 20 yıldır davalıların tasarrufunda olduğunu beyan ettikleri anlaşılmıştır.
1. Elatmanın önlenmesi isteğine yönelik temyiz incelemesinden,
TMK"nin 683/2. maddesinde "Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir." denilerek mülkiyet hakkına değer verileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca Anayasanın 35. maddesi de benzer bir düzenleme getirmiştir.
Somut olaya gelince, davacının, TMK"nin 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak eldeki davayı açtığı dosya kapsamından anlaşıldığına göre, mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Bu bakımdan, talebin kabulü için depo kararı verilmesine gerek bulunmamaktadır. Davalıların dava konusu taşınmazda ayni veya davacıya yöneltebilecekleri şahsi hakları bulunmadığına göre, Mahkemece müdahalenin men"ine karar verilmesi gerekirken, depo kararının yerine getirilmediğinden bahisle yanılgılı değerlendirme ile isteğin reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
2. Ecrimisil isteğine yönelik temyiz incelemesinden,
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, malikin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK"nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, davacı dava konusu taşınmazın, davalılar ise taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların malikidir. Davacı, dava konusu taşınmazda mülkiyet hakkına dayalı tasarruf hakkına sahip olduğuna, davalıların ise ayni veya davacıya yöneltebilecekleri şahsi hakları bulunmadığına göre; her bir davalının kullanımında olan yer nispetinde sorumluluk alanı belirlenerek, muhdesatlar dikkate alınmaksızın taşınmazın zemin değeri üzerinden, her bir davalı yönünden ayrı ayrı ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.