8. Hukuk Dairesi 2018/7199 E. , 2020/7924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde, tarafların paydaş olduğu 815 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını belirterek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiş, yargılama sırasında davalı ... dışındaki diğer davalılar yönünden davadan feragat edilmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, mirasçılar arasında fiili taksim yapıldığını, kadastro geçince davacıya düşen yerin tespit harici yerde kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 4.517,75 TL ecrimisilin davalı ...’den alınmasına, diğer davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, elatmanın önlenmesi yönünden talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, davalı ... vekilince ecrimisil yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlararası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Kural olarak paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmaz yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
Somut olayda, dava konusu 815 parsel sayılı taşınmaz, 160.000 m2 ve tarla vasfında olup tapuda davacı, davalı ve dava dışı 3. kişiler adına paylı olarak kayıtlıdır. Uzman bilirkişi raporuna göre, davalı ... taşınmazın 38.541,48 m2’sini narenciye bahçesi olarak kullanmaktadır. Davalı tarafından her ne kadar taşınmazın paydaşlar arasında fiilen taksim edildiği belirtilmiş ise de, davacının kullandığı yerin kadastro sonrası tespit harici yerde kaldığı, dava konusu taşınmazda kullanabileceği yer olmadığı, dolayısıyla geçerli bir taksimin bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Mahkemece yukarıda anlatılan ilkeler doğrultusunda intifadan men olgusunun yeterince araştırılmaması, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece, taraf tanıkları intifadan mene yönelik olarak tekrar dinlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de, ecrimisil hesabı yapılırken, davalının kullandığı 38.541,48 m2’nin davacının hissesine oranlanması gerekirken, bu esasa uygun olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi, ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, reddedilen miktar üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.