7. Hukuk Dairesi 2014/1001 E. , 2014/3848 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 31/10/2012
Numarası : 2010/385-2012/484
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine, işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, feshin haklı nedene dayandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin mağaza müdürü olarak çalışmasına devam etmekte iken 22.07.2010 tarihinde müvekkiline sözlü olarak işten çıkartıldığının beyan edildiğini belirtmiştir. Davacı tarafça davalı işverene gönderilen 23.07.2010 tarihli ihtarnamede, 22.07.2010 tarihinde Bölge Müdürü A. . S.. gözetiminde diğer bir mağaza müdürü olan Ö.. G.."ye mağaza kasasını ve anahtarını teslim etmesinin istenildiğini ve sözlü olarak işten çıkarıldığının bildirildiğini, ancak yazılı bir bildirim yapılmadığını bu konuda kendisine yazılı bir bildirim yapılmasını işverene ihtar etmiştir. Davacının anılan ihtarnamesi üzerine işveren tarafça 27.07.2010 tarihli yazılı fesih bildirimi Noter aracılığı ile davacıya gönderilmiş olup, söz konusu bildirimde 22.07.2010 tarihinde tespit edilen eylemi nedeniyle 4857 sayılı İş Kanununun 25/II maddesi uyarınca iş sözleşmesinin feshedilmiş olduğu belirtilmiştir. Gerek dava dilekçesi içeriğinden gerekse de, davacının Noter aracılığı ile işverene gönderdiği 23.07.2010 tarihli ihtarnamesi içeriğinden, işveren tarafça, davacının iş sözleşmesinin sözlü olarak 22.07.2010 tarihinde feshedildiği ve feshin davacıya aynı gün sözlü olarak bildirildiği ve davacının aynı gün iş sözleşmesinin feshedildiğini öğrenmiş olduğu anlaşılmaktadır. İş sözleşmesinin feshedildiğini öğrenmiş olan davacı için dava açma süresi, feshi öğrenmiş olduğu tarih olan 22.07.2010 tarihinde başlamış olmakla, 1 aylık sürenin son günü olan 22.08.2010 günü pazar gününe denk gelmekte olup, davanın açılacağı son gün 23.08.2010 pazartesi açılması gerekirken, davanın 1 aylık yasal hak düşürücü süre geçirildikten sonra 24.08.2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasası"nın 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce