7. Hukuk Dairesi 2014/772 E. , 2014/3849 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Mersin 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 14/01/2013
Numarası : 2011/265-2013/12
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Davalı Temyizi Yönünden;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. 6100 sayılı HMK"nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.fıkrasına göre ; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK"nun 427/2.maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra(inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. .../..
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında “5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15.maddesindeki düzenleme gereği HUMK"nun 427.maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
2013 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.822,00 TL"sını geçmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece kabule karar verilen ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam miktar 200,00 TL olup, bilirkişi raporunda hesaplanan toplam miktar ise 874,77 TL dir. Buna göre karar tarihi itibariyle, temyiz eden davalı aleyhine verilen hüküm kesin nitelik taşıdığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2- Davacı Temyizine Gelince;
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı, davalının iş akdini haksız olarak feshettiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının bazı arkadaşları ile birlikte hareket ederek işi bırakıp gittiğini, devamsızlık nedeniyle haklı olarak iş akdini feshettiklerini, hatta kendisi aleyhine işler yapıp ticari sırlarını açığa vurmakla tehdit edip şantaj yaptıklarını, bu nedenle haklarında Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, feshin işverence haklı nedenle yapıldığı belirtilerek kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddine, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil çalışması ispatlanamadığı gerekçesi ile bu alacak taleplerinin de reddine, yıllık izin ve ücret alacağı talepleri bakımından ise, dava dilekçesindeki talep miktarı ve bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
Karara esas alınmış olan bilirkişi raporu ile, davacının 384,81 TL yıllık izin alacağı ve 489,96 TL ücret alacağı bulunduğu belirlenmiştir. Davacı dava dilekçesi ile 100,00 TL yıllık izin alacağı ve 100,00 TL ücret alacağı talep etmiş olup, bilirkişi raporu sonrasında davacı, söz konusu talepleri bakımından yıllık izin alacağını 284,81 TL, ücret alacağını ise 389,96 TL artırdığına ilişkin 03.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ibraz etmiştir. 04.01.2013 tarihli alındı makbuzuna göre de davacının ıslah talebini harçlandırdığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının ıslah talebi konusunda bir karar verilmeden ve ıslah dilekçesi dikkate alınmadan dava dilekçesindeki talep miktarları uyarınca kabul kararı verilmiştir. Davacının harçlandırdığı ıslah talebi dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde taraflar iadesine, 13/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.