Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8903
Karar No: 2016/10859
Karar Tarihi: 17.05.2016

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2016/8903 Esas 2016/10859 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2016/8903 E.  ,  2016/10859 K.

    "İçtihat Metni"



    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak

    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 17.05.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı .... Eğitim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. vekili Av.... ile karşı taraftan davacı ... vekili Av.... geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
    1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2- Davacı vekili, davacının davalıya ait kolejin ilköğretim bölümünde 2009 Ağustos ayından 31/07/2013 tarihine kadar çalıştığını, taraflar arasındaki sözleşmenin en son 01/08/2011 tarihinde imzalandığını, süresinin 01.08.2011 tarihinden 31.07.2014 tarihine kadar 3 yılı süreli kararlaştırıldığını ancak davacının 31.07.2013 tarihine kadar çalışabildiğini, davalı tarafça 4+4 sistemine geçilmesi ve yaş haddi sebep gösterilerek taraflar arasındaki iş akdinin davalı tarafça 18.06.2013 tarihli ihtarla 31.07.2013 tarihi itibari ile feshedildiğini, davacının ödemelerini sözleşmenin süresine göre belirleyip bankadan kredi çektiğini, 4+4 sistemine geçilmesinde davacının kusuru olmadığını iddia ederek sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ile bakiye süre ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, 6287 sayılı Yasa ile ilköğretimin 4+4 yıl olarak değiştirildiğini, davacının sözleşmesinin 31/07/2014 tarihinde sona ereceğini, sözleşme düzenlenirken davacının öğrencileri 5 yıl okutacağının düşünülerek sözleşmenin buna göre yapıldığını, eğitim süresindeki değişiklik sebebi ile davacının 5 inci sınıfları okutma imkanının kalmadığını, davacı ile yapılan sözleşmenin yeni bir sözleşme imzalamamak üzere yapıldığını, eğitim süresindeki değişiklik sebebi ile davacıya 2013-2014 öğretim döneminde ancak 1 inci sınıfların verilebileceğini, özel okullarda öğretmen değişikliğini velilerin kabul etmeyeceğini, sözleşme süresi gereği davacının aldığı sınıfı sonuna kadar okutamayacağını, ...Eğitim Kurumları Tüzüğü gereği öğretmenlerin en fazla 60 yaşına kadar ders verebileceğini, iş sözleşmesinin zorunlu nedenlerle feshedildiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu, feshin haklı nedene dayandığının ispat edilemediği, davacının sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ve bakiye süre ücretine hak kazandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı ve buna bağlı olarak bakiye süre ücreti talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif nedenlerin varlığı gerekir.
    Borçlar Kanununun 338 inci maddesindeki hükme göre tarafların belirli süreli iş sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmesi yeterli görüldüğü halde, 1475 sayılı Yasa uygulamasında, Yargıtay kararları doğrultusunda belirli süreli iş sözleşmelerine sınırlama getirilmiş ve sürekli yenilenen sözleşmeler bakımından ikiden fazla yenilenme halinde, sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüşeceği kabul edilmiştir
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430 uncu maddesinde, esaslı nedenlerin varlığı yenilemeler için öngörülmüş ve on yıldan uzun süreli belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
    4857 sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde, esaslı bir neden olmadıkça belirli süreli iş sözleşmelerinin birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamayacağı kuralı ile bir ölçüde koruma sağlanmak istenilmiştir. Belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması ve yenilenmesi, işçinin iş güvencesi dışında kalması sonucunu doğurmamalıdır.
    Eğitim ve öğretimin süreklilik arz etmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin gerek ilk kurulmasında ve gerekse yenilenmesinde esaslı unsur aranması karşısında, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre çalışan yöneticiler ile öğretmenlerin, kısaca eğitim personelinin sözleşmelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira bir eğitim personeli bu kapsamda eğitim faaliyeti devam ettiği sürece çalıştırılmakta ve emekli olsa da iş sözleşmesi devam etmektedir. Bu çalışma 10 yılı aşan bir süreyi de kapsamaktadır.
    Gerçekten eğitim personeli ile ilgili yazılı sözleşme yapılması hükmü değerlendirildiğinde, bu sözleşmenin belirli süreli olmaktan çok asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Zira kanunun 9 uncu maddesine göre “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel öğretim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılmalıdır”. Buradaki en az bir takvim yılı ibaresinden açıkça bir asgari süre öngörüldüğü açıktır. Eğitim ve öğretim devam eden bir faaliyet olduğuna göre, asgari süre iki yıl da, üç yıl da olabilir. O halde eğitim personeli ile yapılan sözleşmenin yasadan kaynaklanan asgari süreli iş sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir.
    Asgari süreli sözleşmeler, tarafların bildirimli fesih haklarını asgari bir süre için ortadan kaldırdıkları belirsiz süreli sözleşmelerdir. Tarafların öngördükleri asgari sürenin bitimi ile sözleşme kendiliğinden sona ermemekte, sözleşme belirsiz süreli olarak devam etmektedir. Bu özelliği nedeniyle asgari süreli sözleşmeler belirli süreli olarak kabul edilmemektedir. Belirsiz süreli olarak kabul edilmelerinin nedeni tarafların sözleşmenin sona erme zamanını belirlememiş olmalarıdır. Belirsiz süreli kabul edildikleri için asgari süreli sözleşmenin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde işçi şartları varsa iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. (MOLLAMAHMUTOĞLU, H; İş Hukuku, 3.Bası, Ankara, 2008, s.318).
    Somut olayda, davacının sınıf öğretmeni olarak davalı şirkete ait kolejde 2009 Ağustos ayından beri çalıştığı sabittir. O halde taraflar arasındaki iş sözleşmesinin yukarıda açıklanan nedenlerle asgari süreli iş sözleşmesi olarak kabulü gerekir. Asgari süresinden sonra iş sözleşmesi sona erdiğine göre artık bakiye süre talep edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece bakiye süre ücreti talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
    3- Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.
    İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
    Somut olayda asgari süreli belirli bir süre çalışma koşuluna bağlanan 2011-2014 dönemini kapsayan sözleşmedeki cezai şart geçerli olduğundan mahkemece cezai şart alacağının hüküm altına alınması, aynı şekilde orantılama sureti ile cezai şart miktarının belirlenmesi yerindedir. Ancak, davacının sözleşme ile kararlaştırılan çalışması süresi 3 yıl olup 2 yıl çalıştığına göre sözleşmede kararlaştırılan 10.000,00 TL cezai şartın 1/3"ünün hüküm altına alınması gerekirken yarısının hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi