(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2016/23843 E. , 2016/21632 K.
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı iş yerinde 08/09/2014-07/09/2015 tarihleri arasında çalıştığını, ücretsiz izin kullandığı sırada 02/09/2015 tarihinde işyerinden çağrılması üzerine tekrar iş başı yaptığını, 04/09/2015 tarihinde çalıştığı okulun tanıtımı için iki personel eşliğinde Gaziemir ilçesinde girdikleri bir sokakta karşıdan gelen araca yol vermek amacıyla okulun aracının kapısını çok hafif bir şekilde sürttüğünü, iş yerine döndüklerinde durumu baş şoföre anlattığını ve çok normal karşıladığını, aynı gün patronları olan Mehmet Albaş"ın işyerine geldiğini, kendisinin zimmetinde olan servis aracının kapısındaki sürtmeyi fark ederek baş şoförü çağırdığını, baş şoförün Mehmet Albaş ile görüştükten sonra kendisinin yanına gelerek patronun sinirli olduğunu, ilerleyen zamanda tekrar şoför alımı olacağını o zaman kendisini tekrar arayacaklarını söylediğini, personel müdürü tarafından kendisine “kendi isteğimle işten ayrılılıyorum” yönünde bir ibraname imzalatılmak istenildiğini, kendisinin bunu imzalamayacağını ve resmi olarak çıkış işlemlerinin yapılmasını kendisine yazılı olarak tebliğ edilmesini belirttiğini, resmi çıkışının kendisine yazılı olarak tebliğ edilmesini 14/09/2015 tarihine kadar beklediğini, ve bu tarihte noter aracılığı ile işe iade edilmesi konusunda ihtarname çektiğini belirterek feshin geçersizliğine işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkil şirketin servis şoförlüğü pozisyonunda çalıştığını, davacının basit olarak gördüğü kazanın aracın satışında binlerce liralık fiyat düşüşüne neden olacağını, ayrıca araca giydirilmiş şirket adı ve logosunun sanayi de bulunması şirketin isminin karalanması ve ticari hayatının olumsuz etkilenmesi anlamına geldiğini, aracın yine aynı şekilde okul servisi olduğu için aracın üzerindeki vuruk ya da çiziği gören bir vekilinin çocuğunu kaza yapmış bir araca bindirmek istemeyeceğini, kazanın boyutunu belirlemekte sonuçlarının müvekkil şirkete ne derece yansıdığının dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirketin davacıya 05/09/2015 tarihinde yazılı ve sözlü olarak fesih iradesi açık ve net şekilde ortaya konarak bildirim yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalının cevabi ihtarnamede belirtilen 05/09/2015 tarihli fesih bildirimi ve fesih bildiriminin davacıya tebliğ edildiği yönünde kaydın ibrazı yönünde 2 haftalık kesin süre verildiği, davalı vekilinin kesin süre içerisinde söz konusu fesih yazısı ve tebliğine dair herhangi bir kayıt ve belgenin ibraz edilmediği, bu itibarla davalı iş verenin feshin geçerli nedene dayandığı yolundaki ispat külfetinin kendisine isabet etmesi nedeni ile hizmet akdini feshinin 01/10/2015 tarihli gönderdiği ihtarname ile gerçekleştirildiğinin kabulünün gerektiği, söz konusu ihtarnamede davacının maddi hasarlı kazaya sebebiyet vermesi nedeni ile iş akdinin feshedildiğinin belirtilmesine rağmen söz konusu kazalara yönelik davalının herhangi bir kayıt ve belge ibraz etmediği, tanıkların feshe yönelik görgüye dayalı herhangi bir bilgilerinin bulunmadığı bu itibarla davalının fesih yazısında belirtilen hususları ve davacının 30 günlük brüt ücreti ile karşılanmayacak nitelikte maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiği hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ihtarnamede ve dava dilekçesinde şirket yetkilisi Mehmet Albaş"ın çok sinirli olduğunu istemiyorum ben böyle şoför dediğini ve baş şoförün mahcup bir şekilde yanına gelerek siniri geçinde kendisi için bir daha görüşeceğini söylediğini, ilerleyen günlerde tekrar şoför alınacak o zaman seni tekrar alırız dediğini beyan etmiştir. Davalı işveren de davacının iş akdinin eylemli olarak 05.09.2015 tarihinde feshedildiğini beyan etmiştir. Davacı tanığı ... ise davalı işyerine iş başvurusunda bulunmak için gittiğini, başvuru yaptıktan sonra başşoför Gürkan"ın kendisini elleri titrediği için işe almadığını, davacıya da patronun talimatı ile işten çıkartıldığını belirttiğini ifade etmiştir. İşverence davacının maddi hasarlı kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle iş akdi eylemli olarak feshedilmiştir. Davanın ise 09.10.2015 tarihinde açıldığı, sözlü bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmamıştır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 29,20 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargıtaya gidiş-dönüş posta masrafı ve tanık ücreti ve davetiye gideri toplam 56,40 yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre belirlenen 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 20.12.2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.