7. Hukuk Dairesi 2015/5294 E. , 2016/4164 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı Belediyede çöp ve temizlik hizmetleri işinde işçi olarak asgari ücretle çalıştığını, 31.8.2009 tarihinde iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, haftanın 7 günü 06:00-16:00 saatleri arasında kesintisiz çalıştığını beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma alacağının hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68"inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre takdir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda, davacının çalıştığı döneme ait bordrolarda hafta tatili ödemeleri görülmesi nedeniyle hafta tatili ücreti alacağının reddine karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının haftanın 7 günü 06.00 -16.00 saatleri arası çalışıp 1 saat ara dinlenmesi ile günde 9 saat çalıştığı bundan 45 saat yasal çalışma süresinin indirilmesi sonucunda 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davacıya hafta tatili ücretinin bordro ile tahakkuk ettirilip aylık ücretiyle birlikte ödenmesi nedeniyle hafta tatili ücretinin reddine karar verilmiştir. Yani hafta tatillerinde çalışılan 7,5 saatin karşılığı ödendiği ve talep bu nedenle reddedildiği için tekrar bu sürenin fazla çalışma alacağı hesabına da dahil edilmesi mükerrerliğe yol açtığından hatalıdır. Yapılacak iş; davacının haftanın 6 günü 06.00-16.00 saatleri arası çalıştığının kabulü ile fazla çalışma ücreti hesaplanmalı, hafta tatillerinde çalışılan 7,5 saatin üzeri 1,5 saat çalışmanın fazla mesai hesabına dahil edilmesi suretiyle hesaplama yapmaktır.
3-Davacının hizmet süresinin hangi tarihte sona erdiği ve ne kadar ücretle çalıştığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK.nun 26. maddesinde açıkça belirtildiği üzere “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Taleple bağlılık kuralı gereği hakim davacının davalı işyerinden ayrıldığını beyan ettiği tarih ve aldığını iddia ettiği ücret ile bağlı olup daha fazlasına hükmedemez.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde sözleşmesinin davalı işveren tarafından 31.8.2009 tarihinde feshedildiğini ve son ücretinin asgari ücret olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının 31.12.2009 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı kabul edilmiş ve işçilik alacakları bu tarih esas alınarak hesaplanmıştır. Ayrıca davacının bordroda görülen ücretle çalıştığı kabul edilmiş olup, söz konusu ücret asgari ücretin üzerindedir.
Yapılacak iş; davacının talep gibi 31.8.2009 tarihine kadar davalı işyerinde asgari ücret ile çalıştığı kabulüyle hesaplama yaptırarak sonuca varmaktır.
Mahkemece davacının talebini aşar şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
4-Ayrıca, davacı 500,00 TL kıdem tazminatı talep etmiş, mahkemece 180,28 TL net kıdem tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Böylece kıdem tazminatı talebi kısmen kabul edilmiştir. Bu nedenle, kıdem tazminatında fazla istemin reddine karar verilmesi gerekirken kıdem tazminat alacağında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi de hatalı olmuştur.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 24.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.