7. Hukuk Dairesi 2015/9654 E. , 2016/551 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ile davalı .... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, davalılardan asıl işveren .... nin elektrik açma – kesme, ihbarname dağıtım teknikeri olarak alt işveren nezdinde çalışmaya başladığını ve alt işverenler değişse bile kesintisiz olarak çalışmasına devam ettiğini, son alt işvereni .... tarafından ihbar öneli verilmeden ve işçilik alacakları ödenmeden işten akdinin sona erdirildiğini iddia ederek bazı işçilik alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ...., davacının iddialarının doğru olmadığını,davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının kendi çalışanları olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılardan .... ne usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiş ve davayı takip etmemiştir.
Mahkemece, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu ve bunun sonucunda davalıların davacının işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda; davacının çalışmış olduğu süre içinde uzunca bir zaman dilimi için davalı GPRS kayıtları sunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda GPRS kayıtlarında davacı imzası ve sabah işe başlayış saatlerinin bulunmadığı gerekçesiyle bu kayıtlara itibar edilmeyerek tanık beyanlarındaki ortalamaya göre hesaplama yapılmış ve bu hesaplamaya itibarla da hüküm kurulmuştur. Oysa GPRS kayıtlarında imza bulunmaz.Ayrıca tüm taraf tanıkları ve dosya içeriğine göre de işe başlama saati sabittir. GPRS kayıtları bulunan dönem için bu kayıtlar esas alınarak fazla çalışma ücreti hesaplanmalıdır. Bu hesaplanan dönem için takdiri indirim yapılmamalıdır. GPRS kayıtları bulunmayan dönem için ise tanık beyanları çalışma süresini tam olarak yansıtmamaktadır. Ayrıca Dairemizce aynı gün incelemesi yapılan aynı işyerinde çalışıp aynı işi yapan davacıların dosyalarında tespit edilen çalışma süresi ile de uyuşmamaktadır. Davacının GPRS kayıtları bulunan dönemde çalışmasıyla GPRS kayıtları bulunmayan ve tanık beyanlarına itibarla tespit edilen çalışması da aynı asıl işveren yanında ve aynı işi yaparak geçmiştir. Dolayısıyla farklı bir çalışma süresini gerektirecek bir veri de bulunmamaktadır. GPRS kayıtları bulunmayan dönem içinde GPRS kayıtları bulunan dönemdeki ortalama çalışma süresi ve buna bağlı fazla çalışma ücreti hesaplanıp takdiri indirim yapılarak hüküm altına alınmalıdır.Dosya içeriğini tam olarak yansıtmayan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı ...."ne iadesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.