7. Hukuk Dairesi 2021/2535 E. , 2021/1842 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/11/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/02/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, dava konusu taşınmazlarının 1. sınıf tarım arazisi olduğu, taşınmazların güneyinden geçen büzlerin tıkanması sebebiyle 2009 yılında davalılar tarafından bu büzlerin iptal edilerek kurutma kanalının içine beton büzler yerleştirildiği ancak büzlerin girişi kanal akışı kotunun üstünde kaldığından kanaldaki suyun büzlerden tahliye olmadığı ve davacıların taşınmazlarını su altında bırakmaya başladığı, arazilerin bataklığa dönüştüğü ve 2009 yılından itibaren ürün elde edemediklerini, bu nedenle zararlarının tazminini ve zararın meydana gelmesinin önlenmesi için hatalı tahliye işleminin düzeltilerek gerekli önlenmelerin alınmasını talep etmişlerdir.
Davalı Bereket Enerji A.Ş. vekili, taşınmazların seviyesinin nehrin kotundan düşük olması nedeniyle nehrin taşması sonucu taşınmazların zarar gördüğünü, zararın kanalın hatalı yapılmasından kaynaklanmadığını bu sebeple davanın reddini savunmuştur.
Davalı DSİ vekili; idarenin işleminden kaynaklanan bir zarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar tarafından gerekli önlemlerin alınmış olması, mevcut bir zararın ispatlanmamış olması nedeniyle davanın reddine dair hüküm verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2015/5231 Esas, 2017/7055 Karar sayılı ilamıyla “Somut olayda; her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda güncel zararın olmadığı belirtilmiş ise de, delil tespiti dosyasında 28.09.2012 tarihinde yapılmış olan keşif incelemesinde dava konusu taşınmazlarda zararın tespit edildiği ve geçmiş yıllara yönelik olarak da zarar miktarlarının belirlendiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yeniden keşif yapılmak ve davacıların 2009-2012 yılları arasındaki zararları belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne davacı ... için 19.983,81TL, davacı ... için 32.339,16TL, davacı ... için 3.659,25TL"nin 12.11.2012 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm davalı DSİ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
“Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez."
Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın harca esas değerini 37.418,00TL göstererek tazminat isteminde bulunmuş, dava değeri üzerinden harç yatırmıştır. Bu durumda; hükmedilen tazminat miktarının, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesi gözetilerek harçlandırılmış değeri geçemeyeceği gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde talep fazlasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.