6. Hukuk Dairesi 2013/8597 E. , 2014/1544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2009/401-2013/181
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, taraflar arasında görülen asıl davada istenmeyen faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı kiralayan vekili, kira ilişkisinden kaynaklanan zararının tazmini için açılan Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/441 Esas sayılı tazminat davasında mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, o davada faiz isteğinde bulunulmadığını, bu konuda karar da verilmediğini belirterek hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, faizin asıl alacağın feri durumunda bulunduğu, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve vekalet ücretine ilişkin olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 130. (818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 113.) maddesine göre; "Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir."
Olayımıza gelince; Mahkemenin 2010/250 (bozma öncesinde 2006/441) esas sayılı davasında davacı vekili tarafından açılan dava ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 150.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 02/12/2011 tarih ve 2010/250 Esas 2011/398 Karar sayılı kararla 100.480,56 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteklerin reddine karar verilmiş, karar Dairemizin 27/03/2012 tarih ve 2012/1030 Esas 2012/4868 Karar sayılı ilamı ile onanmış ve 01/11/2012 tarihinde kesinleşmiştir. O davada yargılama devam ederken davacı vekili tarafından 30/09/2009 tarihinde açılan bu dava ile, asıl davada istenmeyen faiz alacağının tahsili istenmiştir.
Açılan bir davada faiz istenmemiş ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş ise, davacının sonradan faiz istemiyle dava açmasına engel bir durum yoktur. Davada, faiz bölümü, asıl alacaktan ayrı bir nitelik taşıdığı için, bu haktan açıkça vazgeçilmedikçe ileride yeni bir dava ile istenmesi mümkündür. Talep olmadığından mahkemece faiz konusunun karar dışında bırakılmış olması, faiz alacağından zımnen feragat edildiği anlamına da gelmez. Mahkemece, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış bir iddia, yeni bir dava konusu yapılabileceğinden; kesin hükmün varlığından sözetme imkanı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan her iddia, yeni bir dava konusu yapılabilir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.