Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/11502
Karar No: 2018/7696
Karar Tarihi: 18.10.2018

Zimmet - nitelikli dolandırıcılık 5 kez - kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği 2 kez - zincirleme biçimde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği 2 kez - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/11502 Esas 2018/7696 Karar Sayılı İlamı

5. Ceza Dairesi         2014/11502 E.  ,  2018/7696 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Zimmet, nitelikli dolandırıcılık (5 kez), kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği (2 kez), zincirleme biçimde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği (2 kez)
    HÜKÜM : Dolandırıcılık suçundan kurulan dört hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın atılı diğer suçlardan mahkumiyetine


    Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
    CMK"nın 260/1. maddesine göre zimmet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak CMK"nın 237/2. maddesi hükmü uyarınca zimmet suçu yönünden katılma talebinin KABULÜNE, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının mahiyetine göre doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan ... vekilinin bu suçlardan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin katılan ... vekilinin zimmet suçundan, sanık müdafin zimmet, nitelikli dolandırıcılık ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına göre, Tarım Kredi Kooperatifi görevlilerince ortaklar adına sahte borç senedi ve bunlara bağlı tediye fişleri düzenlemek veya düzenlenmiş senetlere ilaveler yapmak, bir kısım üyeler tarafından yapılan ödemeleri kayıtlara geçirmemek, üyelere boş senede imza attırıp üzerini doldurmak, ortaklar adına satış yapılmış gibi gerçeğe aykırı belgeler tanzim etmek, sahte senet ve ortaklık belgeleri oluşturarak hak sahipleri yerine imza atmak, ortaklar adına sahte kredi sözleşmeleri düzenleyip bu senetlere ilişkin borçları kendisi karşılamayıp yine ortaklar adına düzenlenen sahte senetler ile alınan para hesaplarını kapatmak şeklindeki mal edinme eylemlerinin zimmet suçunu oluşturacağı ve hileli davranışlarla gerçekleştirilen bu tarz eylemlerin nitelikli zimmet vasfında olduğunun kabul edildiği, Ceza Genel Kurulunun 02/07/2014 gün ve 2013/5.MD-540; 2014/339 ile 29/01/2013 gün ve 2012/5-1274; 2013/33 sayılı Kararlarındaki "...maddenin üçüncü fıkrasında ise, "kullanma zimmeti" olarak da isimlendirilen suçun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi, suçun basit şekline göre daha az ceza verilmesini gerektiren hal olarak belirlenmiştir. Kullanma zimmetinde, suçun konusunu oluşturan mal, kullanılan şey ya da paranın kendisi olmayıp, kullanımdan elde edilen yarardan ibarettir. Bu nedenle kullanma zimmetinde esas alınması gereken değer, malın kullanılması ile elde edilen yarardır." şeklindeki kabulünde olduğu üzere Dairemizin süregelen uygulamalarına göre de; failin görevi gereği yasal olarak kendisine tevdi edilen malı belli bir süre kullanıp hakkında herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet, denetim veya soruşturma olmaksızın kendiliğinden iade ettiği hallerde eylemin kullanma zimmeti olarak kabul edildiği, kullanma zimmetinde suçun konusunu geçici süreyle kullanılıp iade edilen paradan elde edilen nemanın oluşturması nedeniyle TCK’nın 248 ve 249. maddelerinde esas alınacak “nema miktarı”nın hesaplatılmasının gerektiği kabul edilmekte olup, mahkemece nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilip sanığın mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilen eylemlerin sübutu halinde zimmet suçu olarak kabul edilip mahkumiyet kararı verilen eylemin de teselsülü niteliğinde zincirleme biçimde nitelikli kullanma zimmeti suçunu oluşturabileceği, ancak bu eylemlere ilişkin yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi sebebiyle hükmün henüz hukuken varlık kazanmamış olması karşısında, temyize konu davanın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olan kararlara ilişkin dava ile bu aşamada birleştirilmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu cezanın bu aşamada zimmet suçundan kurulan cezanın teselsülü niteliğinde kabul edilmesine imkan bulunmaması karşısında, Ceza Genel Kurulunun 17/01/2017 gün ve 2013/5-438; 2017/16 sayılı kararında da işaret edildiği üzere açıklanması geri bırakılan hükmün ileride açıklanarak hukuken varlık kazanması halinde, davalara konu eylemler arasında zincirleme suç hükümleri bakımından mahkemece değerlendirme yapılması olanaklı kabul edilmiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Sanığın, kooperatif ortağı olan ..."ın usulüne uygun şekilde düzenlenen ve sahte olmayan tediye fişi ve kredi borç sözleşmesi uyarınca kendisine ..."ın oğlu ..."ın kooperatife olan borcundan düşülmesi şartıyla verilen 5.000 TL"yi veriliş amacı doğrultusunda ..."ın oğlu ..."un borcundan ya da ..."ın mevcut kredi borcundan düşmeyerek görevi gereği kendisine verilen parayı mal edinmesi şeklinde oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eyleminin, ilgilisinin beyanının alınması ve daire dışı inceleme sonucu ortaya çıkarılması nedeniyle hileli davranışlarla gerçekleştirdiğinden nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden basit zimmet suçundan hüküm kurulması,
    1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanununun 20, Ana sözleşmenin 47 ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 62. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurlarının suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden, özellikle kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılacaklarından eylemin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği olarak nitelendirilmesi isabetli ise de; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/10/2014 gün ve 2013/11-358 Esas, 2014/455 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK"nın belgede sahtecilik suçlarının düzenlendiği madde metinlerinde suçun mağdurunun kim olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi, bu suçun hukuki konusunun kamunun güveni olması ve kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenmiş bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde, belgede sahtecilik suçunun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğunun, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği nazara alındığında, sanığın fiili ve hukuki kesinti olmaksızın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle zincirleme biçimde tek bir sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, ikisi zincirleme olmak üzere dört kez kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan ayrı ayrı hükümler kurulmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
    Poliçe yaptıran şahıslardan tahsil edilmesi, üzerlerine borç kaydedilmesi ihmal edilen ve hasar ödemeleri sırasında da hasar tutarlarından kesilmesi unutulan poliçe prim bedellerinin sigorta şirketinin haklı talebi üzerine hesaba borç yazmak suretiyle 2008 yılı Kasım ve 2009 yılı Mart aylarında toplam 6.723,90 TL olarak havale edilip, bir kısım işlemler sonucunda sigorta şirketine yapılan ödeme karşılığında tahsil edilmeyen prim tutarı toplamı olan miktarın 6.507,36 TL"sinin gider hesabına aktarılması, 188,20 TL"sinin ise 369.70.0002.0002 no"lu hesaba mahsup edilerek hesabın kapatılması suretiyle, mevzuat gereği ilgililerin ödemesi gereken miktarları değişik zamanlarda sigorta şirketine kooperatif hesabından ödeme şeklinde gerçekleşen eylemlerin zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
    Kabule göre de;
    Zimmet suçundan kurulan hükümde temel cezanın belirlenmesine ilişkin uygulama maddesinin TCK"nın 247/1 yerine 247, 31/12/2009 ve 18/02/2010 günlü eylemlerle ilgili olarak resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerde temel cezanın belirlenmesine ilişkin uygulama maddesinin TCK"nın 204/2 yerine 204 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
    Mahkemece zimmet miktarı olarak kabul edilen 5.000,00 TL"nin suç tarihi olan 2010 yılı itibarıyla ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alındığında değerinin azlığı karşısında TCK"nın 249/1. maddesi uygulanarak cezada indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
    Sanığın, 2008 yılı Kasım ayı içerisinde 2009 yılı Mart ayı süresince poliçe yaptıran şahıslardan temin etmesi gereken 6.723,00 TL"yi diğer hesaplarına aktararak ve poliçe sahiplerinden tahsil etmeyerek kurumu zarara uğratması şeklinde nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilen eylemine ilişkin olarak, yüklenen suçu bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla kez işlediğinin kabul edilmesi karşısında, TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    13/12/1939 gün ve 25-58 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; bir yıl veya daha fazla olarak hükmedilecek cezalarda yapılacak artırma ve eksiltme oranının, yılın aylara bölünmesi üzerinden hesaplanması ve düzenlenmesi gerektiğinin belirtilmesi, Ceza Genel Kurulunun 14/11/2017 gün ve 2015/15-642; 2017/470 sayılı Kararında da içtihat edildiği üzere, Kanunda yıl olarak öngörülen cezalar artırma veya indirme yapılırken gerekirse aya çevrilerek, sonuç cezanın yıl ve ay olarak bulunmasının gerekmesi karşısında, sanığa zincirleme biçimde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan verilen cezalardan TCK"nın 62. maddesinin uygulanması sırasında 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası yerine hesap hatası sonucu 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezalarına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,
    5237 sayılı TCK"nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden artırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği halde, yazılı şekilde uygulama yapılıp ayrıca suça konu miktarın iki katından da az olarak belirlenen miktar üzerinden sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan eksik adli para cezası belirlenmesi,
    TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle zimmet, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi,
    Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesinin uygulanmasıyla ilgili olarak iptal kararı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Kanuna aykırı, katılan ... vekili ile sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca toplam ceza miktarı bakımından kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla hükümlerin BOZULMASINA, 18/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi