5. Ceza Dairesi 2017/5595 E. , 2020/6059 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Zimmet, zincirleme şekilde ihmali davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : 1) İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli ve 2015/402 Esas, 2016/320 sayılı Kararıyla atılı suçlardan mahkumiyet
2) İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 16/03/2017 tarihli ve 2017/335 Esas, 2017/342 sayılı Kararıyla istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi
3) İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 17/03/2017 tarihli ve 2017/335 Esas, 2017/342 sayılı Ek Kararıyla temyiz talebinin reddi Bölge Adliye Mahkemesince verilen temyiz talebinin reddi ve istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine ilişkin kararlar temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi;
Sanık hakkındaki sonuç cezayı artırmamakla birlikte TCK’nın 53/5. maddesinde düzenlenen hak yoksunluğu yönünden ilk derece mahkemesince hükmedilmeyen ve ilk kez Bölge Adliye Mahkemesince verilen TCK"nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince takdiren cezanın infazından sonra başlamak üzere zincirleme şekilde ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçu yönünden 1 ay 17 gün, zimmet suçu yönünden 2 yıl 1 ay süreyle bu hak ve yetkinin kullanılmasından yasaklanması şeklinde sanık aleyhine uygulama yapılan 16/03/2017 tarihli düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine dair kararın temyiz yasa yoluna tabi olduğu kabul edilerek bu karara yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının süresinde yapılan temyiz başvurusunun reddine dair 17/03/2017 tarihli Ek Kararın KALDIRILMASINA ve esasın incelenmesine, incelemenin Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının hem sanık lehine hem de aleyhine olan temyiz istemiyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında zincirleme şekilde ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Avukat olan sanığın üzerine atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan Adalet Bakanlığının zarar gören sıfatı bulunmadığından, öte yandan davaya katılma ve ilk derece mahkemesi hükümlerini istinaf etme iradesi olmayan Hazinenin davaya katılmasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince usulsüz olarak verilen kararın hükmü istinaf etme hakkı vermeyeceği anlaşılmakla, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli mahkumiyet hükümlerinin sadece sanık tarafından ve lehe olarak istinaf edildiği nazara alındığında, sanık hakkında atılı suçtan dolayı Bölge Adliye Mahkemesince TCK"nın 53/5. madde ve fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmolunamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün CMK"nın 302. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan aynı Yasanın 303. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 16/03/2017 günlü hükmünün sanık hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan TCK"nın 53/5. madde ve fıkra hükmü gereğince hak yoksunluğu uygulanmasına ilişkin kısmının hüküm fıkrasından tamamen çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
İzmir Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, borçlu ... vekili sıfatıyla takip ettiği ve alacaklı Necati Demirli tarafından İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 esas, 2012/187 sayılı kararına istinaden, 23/07/2012 tarihinde, faizi ile birlikte toplam 24.045,10 Türk lirasının tahsili amacıyla, aynı yer 9. İcra Müdürlüğünün 2012/9013 sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde, borçlu müvekkili tarafından daha önce dosyaya ödenen paranın kendisine iadesi için 04/06/2013 tarihinde talepte bulunmasından sonra, 05/06/2013 tarihli ve 4699 sayılı reddiyat makbuzu ile 22.462,57 Türk lirasını müşteki müvekkiline vermek üzere geri aldığı halde, tahsil ettiği parayı borçlu şikayetçiye vermeyerek uhdesinde tuttuğu iddia ve kabul edilmiş ise de; sanığın söz konusu icra dosyası kapsamında tahsil ettiği 22.462,57 Türk lirasını müvekkili ..."nin...isimli kişiye sattığı taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif hacizlerin kaldırılması ve borçlusu müvekkili ..., alacaklı vekili ... olan bir icra dosyası için ödemede kullandığını savunması karşısında, anılan taşınmaz satışının, varsa taşınmaz üzerindeki hacizlerin ve icra dosyasının gerçekliğinin belirlenip, bu hususlarda...ve ... ile ... mirasçılarının beyanlarına başvurulması sonrasında sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2016 tarihli mahkumiyet kararı yalnızca sanık tarafından istinaf edilmiş olmakla, aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığından sanık hakkında zimmet suçundan dolayı TCK"nın 53/5. madde ve fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Sanığın üzerine atılı suçlardan zarar gören sıfatı bulunmayan ... ile davaya katılma ve ilk derece mahkemesi hükümlerini istinaf etme iradesi olmayan Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 16/03/2017 tarihli, 2017/335 Esas ve 2017/342 Karar sayılı zimmet suçundan istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesine, bozma ilamının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 17/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.