Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13640
Karar No: 2019/4373
Karar Tarihi: 07.10.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/13640 Esas 2019/4373 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2016/13640 E.  ,  2019/4373 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 15/10/2008 gününde verilen dilekçe ile kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/04/2016 günlü kararın Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 02/07/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davalılar adlarına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının ve davalı ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; davalılar murisinin davacının amcası olduğunu, olay günü de aralarındaki husumet nedeniyle tartışma yaşandığını ve davacının tehdit edildiğini, ardından fırından ekmek aldığı sırada sopa ile dövüldüğünü, kolunun çevrilmek suretiyle sürekli organ zaafı meydana gelecek şekilde kırıldığını belirterek, manevi tazminata ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, maddi zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
    Davalı ... yargılama sırasında vefat etmiş ve mirasçılarının davaya dahil edilmesinin ardından, dahili davalı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, davacının, davalının evinin bahçesine gelerek babası ..."a hakaret ettiğini, babası tarafından davacıya bir tokat atıldığını ve davacının kesik elektrik direği parçasının üzerine düştüğünü, kendisine yönelik darp eyleminin olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davacı vekili; 18/03/2016 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini artırmış ve dava dilekçesinde saklı tuttuğunu belirterek 15.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili ise ıslah dilekçesiyle talep edilen maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden süresinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
    Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326. maddesinde, kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiş olup belirtilen kanun maddesine göre, mahkemelerce davada haksız çıkan taraf aleyhine yargılama gideri olarak vekalet ücretine de karar verilmekte ve miktarı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenmektedir. Şu halde, davacı tarafın maddi tazminat istemi aynen kabul edildiğine göre, talep kısmen kabul, kısmen reddedilmiş gibi maddi tazminat istemi yönünden de davalı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    3-Davalı ..."ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usûlüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
    Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usûl işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
    Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesinde zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik davanın, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunamayacağı aynı maddenin 2. fıkrasında ise, zarar ve ziyan davasının ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zamanın tatbik olunacağı düzenlenerek, haksız fiillerde zamanaşımı müddeti ve hangi hallerde ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağına açıklık getirilmiştir.
    Somut olayda; ceza yargılaması sırasında vefat eden sanık hakkında hazırlanan iddianamede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 87/3. maddesinde düzenlenen suçtan cezalandırılması talep edilmiştir. Belirtilen yasa maddesinde, kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, 86. maddeye göre belirlenen cezanın, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılacağı, 66. maddesinde ise kamu davasının beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşeceği düzenlenmiştir.
    Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK."nun 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
    Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
    Nitekim 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK."nun 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur. Doktrinde savunulan bir görüşe göre, belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabileceği kabul edilmiştir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabı, s. 321). Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulunun önceki içtihatları gibi yeni HMK’da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu yaralanma olayı 31/08/2005 tarihinde meydana gelmiş, ilk dava 15/10/2008 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 18/03/2016 tarihinde verilmiştir. Şu durumda; ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 87/3 ve 66. maddeleri uyarınca olayın bağlı olduğu 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiştir. Şu halde, ıslah edilen maddi tazminat miktarı yönünden de zamanaşımı nedeniyle ret kararı verilmesi gerekirken tümden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, davacının ve davalı ..."ın diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, davacı ile temyiz eden davalıdan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 07/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi