4. Hukuk Dairesi 2020/3263 E. , 2020/4400 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/10/2010 gününde verilen dilekçe ile görevi kötüye kullanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/04/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava tarihi 04/10/2010 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında 18/07/2018 olarak yazılmış olması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş bu nedenle bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Somut olayda; mahkemece, davacı asile temyiz harç ve giderlerinin 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağı şeklinde 12/07/2019 tarihinde muhtıra tebliğ edildiği ve temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı gerekçesi ile 17/09/2019 tarihli ek kararla davacının temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, ancak belirtilen muhtıranın tebliğinden önce davacı vekili tarafından 05/07/2019 tarihinde temyiz harç ve giderlerinin yatırıldığı bu nedenle mahkemece verilen ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davacının temyiz isteminin reddine ilişkin 17/09/2019 tarihli ek kararın kaldırılarak asıl karara ilişkin temyiz isteminin incelenmesine geçilmesi gerekmiştir.
2-Davacının asıl karara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
a- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
b- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, vekilin görevi kötüye kullanma nedeniyle haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/1170 esas sayılı dosyasında trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve kamu malına zarar verme suçlarından yargılanarak 500,00 TL ve 6.000,00 TL adli para cezası ödemeye mahkum edildiğini, davalının ise bu ceza davasında müdafii olduğunu ve aleyhinde verilen kararları temyiz etmeyerek görevini ihmal ettiğini, bu nedenle 25 gün hapis cezasına mahkum olduğunu ve 6.000,00 TL ödemek zorunda kaldığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince atanan zorunlu müdafii olarak davayı takip ettiğini, gereken özen ve ihtimamı gösterdiğini, kararın verilmesi ile görevinin sona erdiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen 15/12/2015 tarihli ilk kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12/03/2018 tarihli ve 2016/7253 Esas 2018/1788 Karar sayılı ilamı ile "... davalının üstlendiği görevini ihmal etmesinin davacıyı zarara uğratıp uğratmadığı, görev ihmal edilmeseydi davalının müdafi olduğu davada sanık olarak yargılanan davacının dava sonucu elde edeceği menfaat olup olmadığı, bu davayı kazanma şansı bulunup bulunmadığı, davalının ihmali nedeniyle varsa uğranılan zararın tespit edilmesi gerekir. Mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir." şeklindeki gerekçe ile bozulmuş; bozma sonrası mahkemece, davacının, davalının görevi ihmal etmesine bağlı zararının olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/1170 esas 2006/555 karar sayılı dosyasında kamu malına zarar vermek ve trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçlarından ayrı ayrı adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, belirtilen dosyada davalının, davacının müdafii olarak görev yaptığı ve belirtilen kararın davalı avukat tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği ve infaz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davalı hakkında davacının aleyhine olan adı geçen kararı temyiz etmemek suretiyle görevini ihmal ettiği gerekçesi ile ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/141 esas ve 2011/324 sayılı karar ile görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, bu anlamda davalının eyleminin sabit olduğu anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK 74.(818 BK 53) maddesi gereğince; Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. Ancak ceza mahkemesinin maddi olguların tespitine yönelik kararı hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır. Somut olayda davalının görevini ihmal ettiği hususu sabit olduğundan mahkemece, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken manevi tazminat talebinin tümden reddedilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2-b) sayılı bentte açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (2-a) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine, (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle ek kararın kaldırılmasına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/12/2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 16/12/2020