4. Hukuk Dairesi 2016/13147 E. , 2019/228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... AŞ aleyhine 13/08/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız icra takibi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız takip nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davacının, davalı banka tarafından gönderilen ihtarname üzerine süresi içinde ihtarnamede belirtilen miktarı ödediğini, ancak davalı bankanın yapılan ödemeye rağmen aleyhine icra takibi başlattığını, maaşına taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulduğunu, hacizler nedeniyle diğer borçlarını ödemekte sıkıntı yaşadığını, başka bankalardan kredi almak istediğinde kredi verilemeyeceğinin bildirildiğini, bu olay nedeniyle öğretmen olan ve küçük bir yerleşim yerinde yaşayan müvekkilinin kişilik haklarının zarar gördüğünü ve bu durumun duyulması nedeni ile iş yaşamının aksadığını belirterek oluşan maddi ve manevi zararının ödetilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın 49. maddesine göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez.
Dosya içeriğinden; davalı banka tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olduğu anlaşılmakta ise de, davacıya anılan icra takibinin varlığı nedeniyle bankalarca
kredi verilmediğine dair delil sunulmadığı, keza dava dilekçesine konu edilen bir kısım icra takibinin, davalı tarafından başlatılan takipten daha öncesine ilişkin olduğu anlaşılmakla, davalı banka tarafından başlatılan dava konusu icra takibi ve haciz işlemleri nedeniyle davacı hakkında başkaca icra takiplerinin yapılmasına sebebiyet verildiği iddiası arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Davacının maddi zarar iddiasının davaya esas eylemle doğrudan bağlantısı kurulamadığından, maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.