4. Hukuk Dairesi 2018/3857 E. , 2019/1258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 28/10/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/04/2017 günlü karara karşı taraflar vekillerinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurularının esastan reddine dair verilen 07/02/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; istinaf başvurusunun reddine dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ... Gazetesinin 22/10/2015 tarihli nüshasında ve internet sitesinde 1. ve 14. sayfasında ""Havuz Medyasının Üçlü Çetesi Panikte"" başlığı altında yayınlanan haberin davacının kişilik haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini; ayrıca kınama kararı verilerek gazetede ilanını istemiştir.
Davalılar vekili; haberin hukuka uygun olduğunu, havuz medyası olarak adlandırılan ... Gazetesinin ve ... nin geçmişinde haberi doğrulayacak ilişkiler bulunduğunu, ... Grubuna ait ... Holding"in ... Gazetesinin gayri resmi ortağı olduğunu, ... İnşaatın 3. Havaalanı dahil birçok ihaleyi devletten aldığını iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, tazminat isteminin kısmen kabulüne; kınama ve yayın talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce; davaya konu yayın nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğü belirtilerek, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve
böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava dosyasının incelenmesiyle; dava konusu yayın bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı hakkında eleştirel mahiyette ifadelere yer verildiği, basın özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından bahsedilemez. Anılan yön gözetilmeden istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Bu haliyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi 4. Dairesinin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine , kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 07/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.