4. Hukuk Dairesi 2018/3079 E. , 2020/1914 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret Mahkemesi
Davacı ... ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/02/2016 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 1807/2017 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 15/03/2018 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yeni hüküm ile reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı idare tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması sonucu yapılan inceleme sonucu verilen karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; 29/11/2015 tarihinde müvekkilinin işletmiş olduğu iş yerinde atık suyun geri tepmesi sonucu iş yerinde zarar meydana geldiğini, söz konusu zararların ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2015/269 D.İş sayılı dosyası ile tespit ettirildiğini, söz konusu tespit kapsamında zararlarının 140.839,52-TL olduğunu belirterek maddi zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ASKİ vekili; meydana gelen zarardan atık suların kanalizasyon şebekesine deşarj yönetmeliğinin 10/m maddesi gereğince mal sahibi müteahit ile apartman yöneticilerinin sorumlu olduğunu ayrıca söz konusu bodrum katların zarar görmemesi için ilgili mülk sahibi tarafından çekvalf sisteminin takılmasının gerektiği belirtilerek meydana gelen zarardan müvekkili idarenin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davacıya ait iş yerinde 29/11/2015 tarihinde kanalizasyon şebekesinin geri tepmesi sonucu oluşan su baskının davalının sorumluluğunda olan kanalizasyon şebekesinde oluşan arızaya bağlı cereyan ettiği, bu sebeple davacı iş yerinde oluşan hasardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıya ait hasar gören malzeme bedelinin davalı ASKİ"den tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince; davacıya ait iş yerinde atık su hattının bağlandığı kanalizasyon şebekesinde arıza olduğu ve arıza sonrasında çekvalfin görevini yapamadığı ve dolayısıyla su baskınının gerçekleştiği, su baskınına bağlı olarak da davacıya ait bodrum kattaki eşyaların zarar gördüğü anlaşılmış olup, meydana gelen olayda bilirkişi raporuna göre tam kusurlu olan davalı ASKİ"nin sorumlu olduğu kabul edilerek ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olayda; davacıya ait işyerinde zarar gören elektronik cihazların kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin yargılama sırasında rapor alınmayıp yalnızca 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2015/269 D.İş sayılı dosyasında alınan tespit raporunda serbest piyasa rayiç miktarları belirtilen bedeller ile bağlı kalınmış ve kusur raporu ile yetinilerek hüküm kurulmuştur.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, Borçlar Kanunu uyarınca zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın kapsam ve miktarının belirlenmesi ise hakime aittir.
Dosya kapsamından dava konusu edilen elektronik cihazların zarar gördüğü anlaşılmakta ise de kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin kesin bir bilgi bulunmadığından yerel mahkemece bu konunun açığa kavuşturulması gerekmektedir.
Şu halde; zarar gördüğü belirtilen elektronik cihazların kullanılıp kullanılamayacağı endüstri bilirkişisinden alınacak rapor ile belirlendikten sonra kullanılabilir ise değerlerindeki azalma, kullanılamayacak durumda ise hurda değeri düşülerek davacının gerçek zararının belirlenmesi gerekirken, bu durumun gözardı edilmesi de doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.