4. Hukuk Dairesi 2018/4542 E. , 2020/2031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/04/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13/11/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, sulama bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının davacı birliğe ait sulama hizmetinden faydalandığını, ancak sulama bedelini ödemediğinden aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı birlik tarafından sulama suyunu davalının kullandığını gösterir nitelikte bir belgenin sunulamadığı, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın davalının kooperatif imkanlarından faydalandığı halde kooperatife olan borcunu ödemediği hususlarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan sulama birlikleri, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı (mülga) ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu"nda yer alan düzenlemelerle yönetilmiş, 22/03/2011 tarihinde ise 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
6172 sayılı Kanun"un amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.
Kanun"un amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir.
Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakta, davacının arazilerini yeraltı suyu ile suluyor olması, sulama bedelinden muaf olduğu anlamına gelmemektedir. Yine 6172 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak da gerekmemektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece, davacının dava dilekçesinde ve 21/04/2014 tarihli delil listesinde bildirmiş olduğu, delillerin tamamı toplanmadan 2. celsede borcun doğumuna ilişkin belgelerin ibraz edilmesi için davacı tarafa kesin süre verildiği; dava dilekçesinde ve delil listesinde belirtilen delillerin tamamının mahkeme kanalıyla davacı birlikten, İlçe Tarım Müdürlüğünden ve ilgili yerlerden istenilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davacının delil listesinde bildirdiği deliller ile borcun doğumuna ilişkin belgeler getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.