4. Hukuk Dairesi 2020/303 E. , 2020/2049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .../...-.../... sayılı dosyası;
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/03/2010 ve 15/09/2014 günlerinde verilen dilekçeler ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 12/11/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava ve birleşen dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında tarla sulaması sırasında kavga çıktığını, davalının müvekkilini bıçakla kasten yaraladığını, müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralandığını ve 3- 4 aylık süre için tarla işlerinde çalıştırmak üzere işçi tuttuğunu, yine 15/09/2014 tarihli birleşen dava dilekçesiyle olay nedeniyle %4,3 iş gücünde azalma olduğunu belirterek asıl dava yönünden maddi ve manevi tazminat, birleşen dava yönünden ise maddi zararın tazminini belirsiz alacak olarak talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nın 107. maddesinde belirsiz alacak davası "Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. " şeklinde düzenlenmiştir.
HMK’nın 26. maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
01/10/2019 tarihli hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı ..."ın meydana gelen olay nedeniyle toplam 158.074,11-TL maluliyet zararının olduğu belirtilmiş, mahkemece bu miktar üzerinden istemin kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki birleşen dosyada, dava belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olup zarar kapsamı belirli hale geldikten sonra davacı tarafça artırım dilekçesi verilmediği halde mahkemece resen bilirkişice belirlenen miktar üzerinden ve talep aşılmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir.
Şu durumda, birleşen dava dilekçesindeki talep aşılarak, bilirkişi tarafından belirlenen zarar miktarına resen hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280 ve 281. maddelerinde bilirkişi raporunun duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Savunma hakkı Anayasa"nın 36. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Buna göre Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir.
6100 sayılı Kanun"un 27. maddesi ise “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü içermektedir.
Şu halde; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının tebliğ edilmeksizin hukuki dinlenilme ve dolayısıyla mahkemeye erişim hakları sınırlanan taraflar hakkında hüküm tesisi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
c) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nın 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanmasını veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği belirtilmiştir. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemenin hükme esas aldığı zarara yönelik son bilirkişi raporu ile dosyada daha önce alınan zarara ilişkin bilirkişi raporunu aynı bilirkişi düzenlemesine rağmen raporlar arasında çok açık çelişkiler olduğu anlaşılmakta olup mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi de usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2-a-b-c) numaralı fıkra ve bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.