Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1444
Karar No: 2021/738
Karar Tarihi: 22.02.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1444 Esas 2021/738 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/1444 E.  ,  2021/738 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 08/08/2008 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle iptal istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 27/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava tarihinin 08.08.2008 olması gerekirken 03.02.2015 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmekle bozma sebebi yapılmamıştır.
    Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalılardan ..."nun kendisine olan borcundan dolayı 06.02.2008 tanzim, 25.07.2008 vade tarihli 7.500,00 TL bedelli; 21.03.2008 tanzim, 30.07.2008 vade tarihli 24.500,00 TL bedelli; 21.08.2008 tanzim, 22.08.2008 vade tarihli 9.800,00 TL bedelli; 29.09.2008 vade tarihli, 10.500,00 TL bedelli; 24.10.2008 vade tarihli, 10.500,00 TL bedelli; 15.11.2008 vade tarihli, 13.500,00 TL bedelli 6 adet bono verdiğini, ..."nun borçlarını ödememek amacıyla 29.07.2008 tarihinde ilçeyi terk ettiğini, nerede olduğunun öğrenilemediğini, ilçeyi terk ettiği gün üzerine kayıtlı dava konusu taşınmaz için satış vekaletnamesi tanzimi ile oğlu ..."nun kayınpederi olan davalı ...’yi vekil tayin ettiğini, bu vekaletname ile taşınmazın muvazaalı şekilde ..."nin eşi ..."ye devredildiğini, işlemin borçtan kurtulmak amacıyla yapıldığını ve gerçek dışı olduğunu belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına kayıt ve tescilini istemiştir.
    Davalı ..., ...’den 24.11.2004 tarihinde borç aldığını, ödeyemediğini, dairenin bu nedenle devrini talep ettiğini, zorunlu olarak alacaklarına karşılık diğer davalıların dairenin devrini aldıklarını, diğer davalıların dairenin değerinden çok daha fazla alacakları olduğunu, davacıya borcu bulunmadığını, senetler mal karşılığı alınmış ise de tarafına aracın satışının yapılmadığını ve geri alındığını, bu nedenle senetlerin karşılıksız kaldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ... ve ..., davacının elinde aciz vesikası olmadığını, diğer davalının başka taşınmazları da olduğunu, davacının isterse bu taşınmazların satışını isteyebileceğini, 2004 yılında çocukları evlenince diğer davalı ...’e 31.500,00 TL borç verdiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ...’nun diğer davalı ...’den olan alacağının 2004 yılına dayandığının havale makbuzu ile sabit olması, davalı ...’nun gerçek borçlusuna ödeme yaptığı ve davacıyı zararlandırmaya yönelik muvazaalı işlem yapma kastı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dava, Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir.
    Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak ikiye ayrılmaktadır: Mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar. Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşme de tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
    Dosya kapsamından, davacının Devrek İcra Müdürlüğünün 2016/3648 ve 2016/3649 sayılı dosyalarında kambiyo senedine dayalı alacağı sebebiyle davalı ...’na karşı icra takibinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Muvazaa iddiası, yasada öngörülen ve Yargıtay içtihatları ile istikrar kazandığı üzere muvazaanın mevcut olup olmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle yapılabilir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalılara yapılan temliklerin gerçek yönünün asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de olayların olağan akışı, senetlerin düzenlenme, vade ve takip tarihleri ile dava konusu tasarruf işleminin tarihi dikkate alındığında davalılar arasında gerçek bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı, davalı ...’nun diğer davalı ...’ye taşınmazın satış işlemini yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı ...’nin alım gücünün olup olmadığı, taşınmazın satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taşınmazın satış işleminden sonra kim tarafından kullanıldığı veya kiraya verildiği, satış işleminin tarafları arasındaki akrabalık ilişkisi gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Mahkemece, davacının muvazaa iddiası yeterince araştırılmadan muvazaanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi