Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1844
Karar No: 2021/931
Karar Tarihi: 02.03.2021

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/1844 Esas 2021/931 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/1844 E.  ,  2021/931 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Tic. İth. İhr. AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 25/04/2011 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; tapu iptal tescil talebinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 09/07/2018 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı banka vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 02/03/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı ... AŞ vekili Avukat ...ile karşı taraftan davacı şirket vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    Dava, 818 sayılı BK’nın 18. Maddesine (TBK 19) dayalı olarak açılan nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, konusu kalmayan tapu iptali ve tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı banka ve davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; davalı ... ve ortağı olduğu şirket aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatarak davaya konu 76 nolu bağımsız bölüme 12/04/2010 tarihinde haciz konulduğunu, haczedilen bu taşınmaz üzerinde birinci derecede ipoteği bulunan davalı bankanın ipotek borcu nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatarak yapılan ihalede bu taşınmazı alacağına mahsuben 320.000,00 TL bedelle 30/04/2010 tarihinde aldıktan sonra, bedelsiz olarak davalı ...’e 25/10/2010 tarihinde devrettiğini, davalı ...’nın nam-ı müstearı olarak hareket eden davalı ... ile davalı bankanın anlaşarak, taşınmazın yeniden borçlu Kaya’ya her türlü ipotek ve hacizden ari şekilde dönüşünü sağlamayı kararlaştırdıklarını, davalı bankanın davaya konu taşınmaz dışında borçlu Kaya’nın eşi Oya’ya ait 1 nolu bağımsız bölümü de 15/04/2010 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatarak ihalede alacağına mahsuben 876.000,00 TL bedelle aldığını, davalıların aralarındaki anlaşma gereğince davalı bankanın ihale ile aldığı taşınmazları bir senelik süre zarfında geri alma ya da bulunacak müşterilere yüksek fiyattan satma yönünde davalı ...’e hak tanındığını, davalı ...’in müşteri olarak bulduğu dava dışı ...A.Ş ye davalı banka tarafından 1 nolu bağımsız bölümün 21/10/2010 tarihinde 1.350.000,00 TL"ye satıldığını, ancak satış bedeli olarak 980.000,00 TL üzerinde anlaşılmasına ve tapuda bu rakam üzerinden satış işleminin yapılmasına rağmen, dava dışı ...A.Ş tarafından bankanın talebi üzerine iki farklı hesaba gönderilen 1.350.000,00 TL ödemenin davaya konu 76 nolu bağımsız bölümün bedelini de kapsadığını, davalı borçlu Kaya’nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalıların bu işlemleri yaptıklarını belirterek, davalı ...’nın nam-ı müstearı olarak davalı ... adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptali ile karşılığı ödenmiş olan banka ipoteğinden ve her türlü takyidatdan arî olarak davalı borçlu Kaya adına tesciline karar verilmesini istemiş, 13/01/2017 tarihli dilekçesiyle davalı ...’in borçlu olduğu icra dosyasından davaya konu taşınmazın cebri icra yoluyla 3. kişiye satılması nedeniyle davaya tazminat davası olarak devam edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 450.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalı banka vekili; birinci dereceden 450.000,00 TL bedelle banka lehine ipotekli davaya konu taşınmazı borçludan olan alacağı temin etme amacıyla İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2009/21666 sayılı dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde 30/04/2010 tarihinde yapılan cebri ihalede alacağa mahsuben aldıklarını, daha sonra 370.000,00 TL bedelle davalı ...’e sattıklarını, banka alacağının tamamının tahsil edilemediğini, satış bedelinden borçlunun malvarlığına dönebilecek bir bedel olmayıp davacının zararının da bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; davaya konu taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını, müvekkilinin diğer davalı ...’nın nam-ı müstearı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı borçlu Kaya; duruşmalara katılmamış, cevap da vermemiştir.
    Mahkemece; davalı banka tarafından cebri icra yoluyla alacağa mahsuben satın alınan taşınmazlardan dava dışı taşınmazın dava dışı ...A.Ş"ye ve dava konusu taşınmazın ise davalı ...’e satıldığı, satış bedelinin Kemal tarafından 25/10/2010 tarihinde 135.000,00 TL ve 26/10/2010 tarihinde 365.000,00 TL olarak ödendiğinin sabit olduğu, alacaklıları zarara uğratmak amaçlı hareket edildiği iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen 09/10/2013 tarihli karar, davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19/01/2016 tarihli ve 2014/4712 esas, 2016/595 karar sayılı ilamı ile “davalı bankanın henüz alacaklarını bu satışa rağmen tahsil edemediğini ve davacının ise bankanın başka taşınmazları da paraya çevirerek alacağını tahsil ettiğini ileri sürmeleri nedeniyle, öncelikle bu hususun tespiti gerektiği, davalı bankanın borçlu Kaya hakkında İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2010/21666 sayılı dosyasından başlattığı takibe konu alacağını tahsil edip etmediği belirlenerek, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması, bu araştırma sonucunda davacının hukuki yararının bulunduğu tespit edildiği takdirde davalı ...’in borçlu Kaya ile aralarında dosya kapsamından anlaşılan bir tanışıklık ve yakınlık bulunduğu da dikkate alınarak, davaya konu taşınmazla birlikte satışa çıkarılan davalı borçlu Kaya’nın eşine ait diğer taşınmazın 21/10/2010 tarihinde dava dışı ...A.Ş tarafından 980.000,00 TL’na satın alınarak bedelin aynı gün bankaya ödendiği, yine aynı gün bu kez 370.000,00 TL"nin davalı ... hesabına havale edildiği, dava konusu taşınmazın ise 360.000,00 TL bedelle davalı banka tarafından 25/10/2010 tarihinde davalı ...’e satıldığı ve aynı gün davalı ... tarafındanbankaya 135.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının dava dışı ...A.Ş tarafından yapılan 1.350.000,00 TL ödemenin dava konusu taşınmazın bedelini de kapsadığı ve davalı ...’in bir ödeme yapmadığını iddia ettiği, dava dışı şirketin 980.000,00 TL ihale bedeli yanında 370.000,00 TL"yi davalı ... hesabına havale ile bankaya ödemesinin ise bu iddiayı kuvvetlendirdiği anlaşıldığından, davalı ... hesabından davalı bankaya yapılan 360.000,00 TL ödemenin nasıl yapıldığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle eksik inceleme nedeniyle karar bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın davalı banka tarafından ihalede 10/06/2010 tarihinde satın alınmasından sonra bankayla davalı borçlu Kaya arasında borcun tasfiyesi amacıyla düzenlenen 04/08/2010 tarihli ek protokole konu edilerek borçluya borcu yapılandırarak taşınmazı tekrar satma yetkisi verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı bankanın böylece danışıklı hareket ettiğinin anlaşıldığı, davalı ...’in satış tarihinde ödediği bedelin piyasa rayiç değerinin altında bulunduğu, davalılar arasında bir tanışıklık bulunduğu, davalı ...’in davaya konu taşınmazın 360.000,00 TL"lik satış bedelinin sadece 135.000,00 TL"lik kısmını ödediği, kalan bedelin dava dışı ...A.Ş tarafından “... ve bağımsız bölüm fark bedeli” açıklamasıyla davalı bankaya havale edildiği, davalıların açıklanan bu eylemleriyle borçlu Kaya’nın alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla hareket ettiklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın cebri icra yoluyla el değiştirmesi nedeniyle davacının konusu kalmayan tapu iptal ve tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat isteminin kabulü ile taşınmazın dava tarihindeki piyasa rayiç değeri olan 450.00000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Uygulamada borçlunun gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmaz (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını adına tescil ettirmiş olması halinde tasarrufun (hukuki işlem) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiştir. Namı müstear ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulaması ile kararlılık kazanmıştır. Diğer yandan bir işlem ya muvazaalıdır ve bu nedenle davada taraf olanların tümü için geçersizdir veya değildir. İşlemin bazı tarafları için geçerli, bazıları için geçersiz olduğunu söyleme olanağı yoktur.
    Somut olayda, dava konusu taşınmaz davalı borçlu Kaya’nın davalı alacaklı İş Bankasına olan 13/11/2005 tarihinde tapuda yapılan resmi işlemle tesis edilen 450.000,00 TL"lik ipotek borcu nedeniyle İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2009/21666 sayılı takip dosyasından 30/04/2010 tarihli ihale sonucu alacağa mahsuben alacaklı bankaya alacağına mahsuben 320.000,00 TL ye satılmış ve ihale kesinleşmiştir. Davacı tarafından cebri icradaki bu ihale aleyhine ihalenin feshi için dava açma yoluna da gidilmemiştir. Taşınmaz kendisine ihale edilen ve mülkiyetini kazanan davalı banka tarafından da tapuda yapılan resmi işlemle dava konusu taşınmaz 360.000,00 TL bedelle davalı ...’e 25/10/2010 tarihinde satılmıştır.
    Hal böyle iken; davaya konu taşınmazın ipotek alacağına mahsuben davalı alacaklı bankaya ihale edilerek devri hukuka uygun olup, ipotek ve ipotekli takip sonucu kesinleşen ihalenin muvazaalı olduğunun da iddia ve ispatlanmaması karşısında, bu haliyle davanın tümden reddine karar verilmesi yerine, davanın tazminat istemi yönünden kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davalı banka yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/03/2021 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz. 02/03/2021












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi