4. Hukuk Dairesi 2020/2921 E. , 2021/935 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... İnş. San. Tur. ve Tic. AŞ ve diğerleri aleyhine 04/11/2016 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/02/2019 günlü karara karşı davacı ... davalı şirketler vekillerinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurularının HMK"nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile Bursa 4. Asliye Hukuk mahkemesinin 2016/860-2019/191 karar sayılı 25/02/2019 tarihli kararının kaldırılması ile düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... Müdürlüğüne yönelik davanın yargı yolu bakımından usulden reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen 20/02/2019 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ... İnş. San. Tur. ve Tic. AŞ vekili tarafından duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... AŞ vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 02/03/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraf davalılardan ... İnş. San. Tur. ve Tic. AŞ vekili Avukat ... ve davalı ... AŞ vekili Avukat ... geldiler. Diğer davalı ... adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı vekili; davalılar tarafından inşası devam eden Gebze-İzmir Otoyolu yapımı sırasında müvekkiline ait taşınmazın tamamı üzerinde bulunan ağaçların zarar gördüğünü, yol çalışması nedeniyle ürün alamadığını, bir kısım ağaçların tamamen kuruduğunu, yapılan tespit sonucunda yol inşaatının devam ettiği 3 yıl için toplam zararın belirlendiğini, zararın oluşmasında davalıların tamamen kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak haksız eylem sonucu uğradığı maddi zararının tazminini istemiş, 22/07/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminat istemini artırmıştır.
Davalılar vekilleri, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince; 06/08/2018 tarihli bilirkişi raporu benimsenmiş, ıslah ile artırılan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuşlardır.
Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; davalı idare yönünden uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu, ilk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporunda zararın tam olarak ispat edilemediği, 2014 ve 2015 yılları için belirlenen zarar miktarından % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığı, ilk derece mahkemesince karar verilmeyen tespit masraflarının yargılama giderleri arasında değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... Müdürlüğüne yönelik davanın yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili ile davalı şirketler vekillerince temyiz edilmiştir.
Kavram olarak ıslah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir (6100 sayılı HMK m. 176). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka bir deyişle iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapılabilmektedir. Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbette ki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri ıslahla düzeltilemez. Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir.
Davanın tamamen ıslahı mümkün olduğu gibi kısmen ıslahı da mümkündür. Ancak ıslahın yapılması, Kanun uyarınca zaman bakımından sınırlandırılmış ve 6100 sayılı Kanun’un “Islahın zamanı ve şekli” başlıklı 177. maddesinin 1. fıkrasında tahkikatın sona ermesine kadar ıslahın yapılabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada yargılamanın hangi aşamasına kadar ıslahın mümkün olabileceğini belirleyebilmek için tahkikat evresinden bahsetmek gerekmektedir. Tahkikat, 6100 sayılı Kanun’un 147. maddesi uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra başlamaktadır. Bu anlamda tahkikat evresinde işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilmek üzere taraflar duruşmaya davet edilir. Bu yönüyle tahkikat evresi, yargılamanın en önemli ve uzun aşaması olarak nitelendirilmektedir. 6100 sayılı Kanun’un 184. maddesi gereğince tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığından mahkeme, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder bu tefhim ile tahkikat aşaması sona erer. Sözlü yargılamada taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.
Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; ilk derece mahkemesince 06/02/2019 tarihli celsede tahkikatın bittiği taraflara tefhim edilerek, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunan gün ve saatte mahkemede hazır bulunmaları gerektiği, aksi takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu ihtar edilmiş, 25/02/2019 tarihli sözlü yargılamada davacı vekili tazminat istemini aynı gün harcını yatırdığı ıslah dilekçesiyle artırmış, tahkikataşaması sona erdikten sonra ıslahın yapılamayacağı gözden kaçırılarak ilk derece mahkemesince ıslaha itibar edilerek ıslahla artırılan tazminata hükmedilmiş, bölge adliye mahkemesinde yeniden kurulan hükümde ıslahla artırılan kısmı kapsar şekilde karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; bölge adliye mahkemesince kurulan yeni hükümde tahkikat aşaması sona erdikten sonra yapılan ıslah talebinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan 6100 sayılı Kanun’unun 177. maddesinin 1. fıkrasında yer alan emredici hüküm uygulanmadığından hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle; temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davacı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara ve davalılar ... İnş. AŞ ve Otoyol Yat. İşletme AŞ yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 02/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.