4. Hukuk Dairesi 2020/2096 E. , 2021/1570 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 06/02/2009 gününde verilen dilekçe ile kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/02/2020 günlü kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin köyde bir arkadaşının düğününe gittiğini, davalıların burada kendisine saldırdığını ve ağır yaralandığını, kolunda oluşan kırık nedeniyle iş gücü kaybına uğradığını belirterek, oluşan maddi zararının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili, manevi zararına karşılık olarak da 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."dan 10.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı ..."ten olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili; ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının Yeşil Köylüler"e hakaret ve küfür içerikli sözler sarf ederek olaya sebebiyet verdiğini, müvekkili hakkında sadece basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralamaya sebebiyet vermeden kamu davası açıldığını, davacının kolunun kırılması ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ...; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların tamamen haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalılarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, ceza mahkemesinin kabulüne göre davalıların eyleminin ayrı ayrı olduğunun maddi vakıa olarak tespit edildiği ve her bir davalının eyleminin birbirinden bağımsız olması karşısında maddi ve manevi tazminatın davalıların fiillerine göre hesaplama ve değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve davanın kısmen kabulüne karar
verilmiş ise de bozmanın gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; dosyadaki bilgi ve belgelerden, Köyceğiz Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/56 esas ve 2008/131 karar sayılı ilamıyla sanıklardan davalı ...’in mağdur davacıyı vücudunda 2. derece kırık ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralamaktan, davalı ..."nın ise katılan davacının yaşamını tehlikeye sokmayacak bir biçimde, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralamaktan cezalandırılmasına karar verildiği ve hükmün Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 01/03/2012 gün, 2010/5548 esas ve 2012/7459 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, anlaşılmaktadır. Uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere, davalı ...’nın eylemi basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralama olup davacıda oluşan maluliyet nedeniyle kısmen de olsa sürekli iş göremezlik tazminatı ile sorumlu kabul edilmesi, geçici iş göremezlik tazminatından da ancak kendi eyleminin katkısı kadar sorumlu olacağı gözetilmeksizin belirlenen tazminat miktarı ile sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun düşmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-Öncelikle bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmakla, davalı lehine usuli kazanılmış hak doğup doğmayacağı hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
1086 sayılı HUMK"nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davalı ...’nın davacıya karşı eyleminin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralama olduğu sabit olduğuna, mahkemenin 2.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline dair ilk kararını davacı taraf temyiz etmediğine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, manevi tazminat miktarı yönünden davalı ... lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı
gözetilerek ve eylemine uygun şekilde manevi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, davalı aleyhine olacak şekilde manevi tazminat miktarında artırım yapılarak, tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinde bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, ancak, hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği ve maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği düzenlenmiştir. Davacının davalı ...’ya yönelik maddi tazminat istemi kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, yargılamada avukatla temsil edilen davalı lehine belirtilen Tarife hükümleri kapsamında vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Mahkemece, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yularıda (2), (3) ve (4) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 24/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.