4. Hukuk Dairesi 2021/3303 E. , 2021/1631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkındaki Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 25/07/2020 tarih 2020/İHK 12552 sayılı kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait aracın kendi sevk ve idaresinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu hasarlandığını, davalı kasko sigortasından hasar bedeli talep edilmesine karşın hasarın teminat dışında kaldığından ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL hasar bedelinin ve 1.121,00 TL ekspertiz ücretinin temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Sigorta şirketi başvurunun reddini talep etmiştir.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda hasarın belirtilen şekilde olmadığı tesbit edildiğinden Başvurunun reddine karar verilmiş; bu karara davacı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1409. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1446 ve devamı maddeleri (1292/3) maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları)
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı kendisine ait olup davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı kaza sonucu hasarlandığını belirtip, 40.000,00 TL hasar bedeli ve 1.121,00 TL ekspertiz ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili kazanın oluş şekli ile hasar yerlerinin uyumsuz olduğunu, kazanın başka bir şekilde gerçekleştiği şüphesi oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Hakem Heyetince hasar ve kazanın uyumsuz olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu savunmasını soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya içerisinde ispat yükünün değiştiğine dair somut bir delil bulunmamaktadır. Olay yerinde düzenlenmiş trafik kazası tespit tutanağı mevcut olup kaza tespit tutanağının sahteliği somut delillerle ispat edilmiş değildir.
Bu durumda, davacının gerçek zararı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.