4. Hukuk Dairesi 2021/20717 E. , 2021/8139 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.01.2018 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 06.04.2021 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
-KARAR-
Davacı vekili, 21.08.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, olayda kusurunun bulunmadığını belirterek 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sürücü, işleten ve sigortadan tahsilini talep ve dava etmiş; 17.04.2017 tarihli dilekçesiyle talebini 108.660,29 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK 47) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı
gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; davacının yaralanma derecesi, olayda kusurunun olmaması, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle; temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.