4. Ceza Dairesi 2021/1375 E. , 2021/10633 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve basit yaralama suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/04/2020 tarihli ve 2020/9968 soruşturma, 2020/9980 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin merci Eskişehir 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07/09/2020 tarihli ve 2020/3080 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin 02/03/2020 tarihli şikayet dilekçesinde ve ifadesinde; kendisinin şüphelinin eşinin hediyelik eşya dükkanında çalıştığını, 2016 yılında çalışmaya başlayıp 2019 Haziran ayında işten ayrıldığını, kendisinin sigortalı yapılmadığını görmesi üzerine, başka bir dükkanda tadilat işleri yapmaya başladığını, bu durumu hazmedemediklerinden, şüphelinin kendisini telefonla arayarak hakaretlerde bulunduğunu, ertesi günü de araba ile önünü keserek hakaretlerde bulunduğunu ve kendisini dövdüğünü, ancak herhangi bir yere müraacat ederek rapor almadığını, üzerinden zaman geçtiğinden yüzünde bir iz bulunmadığını, rapora sevkini istemediğini, 16/11/2019 tarihinde arabasını şüphelinin dükkanının karşı tarafına bıraktığını, yarım saat geçmeden sokağın ortasında kendisine hakaretlerde bulunduğunu, bu konuda tanığının bulunduğunu, tanığının adının ... ... olduğunu, böylelikle hakaret ve yaralama suçlarının işlendiğinin iddia edildiği somut olayda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında müştekinin tanık olduğunu iddia ettiği şahsın kimlik tespitinin emniyet tarafından yapılamadığı, dolayısıyla böyle bir şahsın olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olduğu, müştekinin kasten yaralama suçuna ilişkin en önemli delil niteliğinde olan genel adli muayene raporu aldırmadığı ve daha sonra da aldırmak istemediği, hakaret suçuna ilişkin en önemli delil niteliğinde olan ses, mesaj, görüntü kaydı yada tanık ifadesi gibi tutarlı delillerin bulunmadığı, müştekinin soyut iddiası dışında delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüphelinin 16/11/2019 tarihli hakaret eylemi bakımından; Odunpazarı İlçe Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 26/03/2020 tarihli tutanakta; tanık olarak ifadesinin alınması istenilen ... ..."a ait yeterli kimlik bilgisi ve evrak ekinde şikayet dilekçesi ve ifade tutanağı bulunmadığından şahsın ifadesinin alınamadığının belirtildiği, müştekinin 02/03/2020 tarihli şikayet dilekçesinde tanık ... ..."ın cep telefonu ile açık adresini beyan ettiği nazara alındığında; öncelikle tanık olarak ... ..."ın ifadesine başvurulması, sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdiri gerekirken, soruşturmanın genişletilmesi kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; müştekinin tanık olduğunu iddia ettiği şahsın kimlik tespitinin emniyet tarafından yapılamadığı, dolayısıyla böyle bir şahsın olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olduğu, müştekinin kasten yaralama suçuna ilişkin en önemli delil niteliğinde olan genel adli muayene raporu aldırmadığı ve daha sonra da aldırmak istemediği, hakaret suçuna ilişkin en önemli delil niteliğinde olan ses, mesaj, görüntü kaydı yada tanık ifadesi gibi tutarlı delillerin bulunmadığı, müştekinin soyut iddiası dışında delil bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Ancak Odunpazarı İlçe Emniyet Müdürlüğü"nce düzenlenen tutanakta müştekinin tanık olarak bildirdiği ... ..."ın ifadesine evrak ekinde yeterli kimlik bilgisi, şikayet dilekçesi ve ifade tutanağının bulunmadığından ulaşılamadığının yazıldığı ancak dosyada tanığa ilişkin söz konusu tüm bilgilerin olduğunun anlaşılması karşısında, tanığın bilgisine başvurulmadan, takipsizlik kararı verildiği görülmektedir. Bu nedenle itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, itirazın kabulü gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Eskişehir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 07/09/2020 tarih ve 2020/3080 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 24/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.