2. Ceza Dairesi 2020/28047 E. , 2020/13764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 5252 sayılı Kanun"un 9/1. maddesi, 01/06/2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK"nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabule göre de;
a- Hükümlünün eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 142/1-b, değişiklikten sonraki 142/2-h maddelerine uyan suçu oluşturduğu ve bunlardan 142/1-b maddesinin daha lehe olduğu nazara alınarak hükümlü hakkında 142/1-b, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 143. maddesi uyarınca hüküm kurulduktan sonra 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’dan hangisinin lehe olduğu saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
b- Hükümlü hakkında temyiz dışı sanıklarla birlikte işlediği eylem sebebiyle 21.05.2004 tarihinde mahkûmiyet kararı verildiği ve bu kararın hükümlü bakımından temyiz edilmeksizin kesinleştiği; ancak diğer temyiz dışı sanıklar ... ve ... tarafından temyizi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi sebebiyle lehe kanun değerlendirmesi yapılması gerektiği sebepleri üzerine Yargıtay 17. CD’nin 24.06.2015 tarihli ve 2015/22371 E., 2015/4511 K. sayılı kararıyla ‘‘ hükümlü ... hakkında kurulan 21.05.2004 gün ve 2004/100 Esas 2004/202 Karar sayılı önceki hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 günlü, 2007/125-186 sayılı kararında açıklandığı gibi, adı geçen hükümlü hakkındaki temyiz edilmeksizin kesinleşen ilk hükmün, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabileceği ve genel yargı ile uyarlama yargılamasının birlikte görülemeyeceğinin anlaşılması karşısında; hükümlü hakkındaki kararın kesinleşmesinden sonra, aynı dosyada sanık olan ... ve ... hakkındaki 21.05.2004 tarihli hükmün, adı geçen sanıklar tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca değerlendirme yapılması için iadesi üzerine, hakkında hüküm kesinleşmiş olan ..."ın tekrar yargılama sürecine dahil edilerek, 2. hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır. Kurulan bu ikinci hüküm, hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenlerle, hükümlü ... hakkında yeniden kurulan 2. hükme yönelik hükümlü müdafiinin yasal süresinden sonra olan ve konusu bulunmayan temyiz taleplerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesine göre, gereğinin taktiri yönünden, mahkemesine gönderilmesi için dosyanın incelenmeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, ’’ karar verildiği, bu karardan sonra mahkemece hükümlü hakkında temyiz edilmeksizin kesinleşen ilk hükmün ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunlar bakımından uyarlama yargılamasına konu olabileceği ve genel yargılama ile uyarlama yargılamasının birlikte görülemeyeceğinin anlaşılması karşısında, hükümlü hakkında hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olan 28.04.2006 tarihli ve 2005/265 E., 2006/196 K. sayılı kararın lehe olduğu kabul edilmek suretiyle bu hükmün uygulanmasına karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 26.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.