Terör örgütü propagandası yapmak - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/7716 Esas 2021/270 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2020/7716
Karar No: 2021/270
Karar Tarihi: 28.01.2021
Terör örgütü propagandası yapmak - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/7716 Esas 2021/270 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/7716 E. , 2021/270 K.
"İçtihat Metni"
I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 05.11.2020 tarih ve 2020/96885 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde, sanığın 24/06/2018 tarihinde yapılan 27. Dönem Milletvekili seçimlerinde Siirt milletvekili seçilmesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 83/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının durmasına iliÅŸkin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/11/2019 tarihli ve 2019/144 esas, 2019/420 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre sanığın 24/06/2018 tarihinde yapılan 27. Dönem Milletvekili seçimlerinde Siirt ilinden milletvekili seçildiÄŸi, Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 03/03/2010 tarihli ve 2010/518 esas sayılı iddianamesinde ayrıntıları belirtilen eylemleri gerçekleÅŸtirmek suretiyle terör örgütü propagandası yapmak suçunu iÅŸlediÄŸi iddiası ile kamu davasının açıldığı,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Yasama Dokunulmazlığı" baÅŸlıklı 83/2. maddesinin; "Seçimden önce veya sonra bir suç iÅŸlediÄŸi ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doÄŸrudan doÄŸruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır." ve "Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması" baÅŸlıklı 14. maddesinin de; " Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüÄŸünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kiÅŸilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniÅŸ ÅŸekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak ÅŸekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir." ÅŸeklinde olduÄŸu,
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22/09/2016 tarihli ve 2015/8449 esas, 2016/4723 karar sayılı ilâmında da belirtildiÄŸi üzere, milletvekili seçiminden önce Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 14. maddesi kapsamında suç iÅŸleyen milletvekilinin yasama dokunulmazlığından yararlanamayacağı, hangi suçların bu madde kapsamında olduÄŸu tahdidi olarak sayılmadığından dolayı maddenin kapsamını belirleme görevinin uygulayıcıya ait olduÄŸu, ülkenin bölünmez bütünlüÄŸüne ve anayasal düzene yönelik suç oluÅŸturan söylem ve eylemlerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 14. maddesi kapsamındaki hakkın kötüye kullanılması niteliÄŸinde görülmesi gerektiÄŸi, sanığın, Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 03/03/2010 tarihli ve 2010/518 esas sayılı iddianamesinde ayrıntılı olarak belirtilen suç teÅŸkil eden eylemleri milletvekili seçilmeden önceki bir tarihte gerçekleÅŸtirdiÄŸi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 14. maddesi kapsamındaki hakkın kötüye kullanılması niteliÄŸinde olduÄŸunun kabulünün gerektiÄŸi de nazara alındığında, yargılamaya devamla iÅŸin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı ÅŸekilde durma kararı verilmesinde isabet görülmemiÅŸtir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüÄŸü ifadeli 28/10/2020 gün ve 94660652-105-21-10809-2020-Kyb sayılı sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiÅŸtir.
II-OLAY;
Lice Belediye BaÅŸkanlığının 23.11.2009 tarihli yazısı ile alınan meclis kararına istinaden Åžehit TuÄŸ. Gen. Bahtiyar Aydın İlköÄŸretim okulu yanında bulunan alanda saat 09:00-22:00 saatleri arasında, gün içerisinde park temel atma töreni, Bırkleyn MaÄŸaraları ve Eshabul keyf gezileri, dinleti ve folklor gösterisi, panel ve sinevizyon gösterimleri, açılış konuÅŸması, konser ve kapanış konuÅŸması yapılmak sureti ile ilçenin tanıtımı ve halkın kurumla dayanışma içerisinde olmasını saÄŸlamak amacıyla "1.Lice Tarihli BuluÅŸma Kültür-Sanat Festivali" adı ile festival düzenleneceÄŸine dair Kaymakamlığa bildirimde bulunulan ancak Valilik makamınca Lice İlçesi Ziyaret (Fis) Köyünün, bölücü terör örgütünün kuruluÅŸunun gerçekleÅŸtiÄŸi yer olduÄŸu ve yapılacak etkinliÄŸin örgütün kuruluÅŸ yıl dönümüne denk gelmesi nedeniyle ertelenmesine karar verildiÄŸi anlaşılan ve kurban bayramının ikinci gününe denk gelen 28.11.2009 tarihinde; örgüte müzahir televizyon kanalı ve internet sitelerinde yapılan eylem çaÄŸrılarına istinaden, 27.11.1978 tarihinde kurulan örgütün, kuruluÅŸ aÅŸamasında 25-26-27 Kasım tarihlerinde toplantıların yapıldığı Lice ilçesi Fis köyündeki evin ziyaret edip aÄŸaç dikildiÄŸinin tespiti üzerine baÅŸlatılan ve bu kapsamda yerel ve ulusal basında yer alan haber ve görüntü içeriklerine istinaden ziyareti gerçekleÅŸtirdikleri belirlenen DTP Diyarbakır İl BaÅŸkanı..., DTP Grup BaÅŸkan Vekili..., DTP Hakkari Milletvekili ..., BaÄŸlar Belediye BaÅŸkanı ..., Kayapınar Belediye BaÅŸkanı ..., YeniÅŸehir Belediye BaÅŸkanı M. ..., Sur Belediye BaÅŸkanı ..., DTP MKYK Üyesi Av. ..., MEYADER Åžube BaÅŸkanı ..., YeniÅŸehir Meclis üyesi..., DTP MKYK Üyesi ..., Lice Belediye BaÅŸkanı... ve Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkan Yardımcısı... hakkında yürütülen soruÅŸturma neticesinde tanzim olunan Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının (CMK 250 Madde ile görevli) 03.03.2010 tarih, 2009/3465 soruÅŸturma, 2010/502 numaralı iddianamesi ile özetle; 28.11.2009 günü Lice ilçesine giderek kapatılan DTP ilçe teÅŸkilatı ve Belediye baÅŸkanlığında düzenlenen bayramlaÅŸma töreni sonrasında Lice Belediyesince organize edilmeye çalışılan festivale izin verilmemesi üzerine, Fis köyüne giderek örgüt liderinin diÄŸer örgüt mensupları ile biraraya gelerek terör örgütünü kurduklarını ilan ettikleri, çevresindeki evlerin yıkılmış veya harabe olmasına raÄŸmen aslına uygun muhafaza edilen ve adeta müze haline dönüÅŸtürüleren evi ziyaret edip, bahçesi sayılabilecek kadar yakınında fidan dikme töreni gerçekleÅŸtirdikleri, örgüt çaÄŸrıları doÄŸrultusunda mekanın örgüt tabanı ve sempatizanlarınca gelenekselleÅŸtirilip kabul görmesini saÄŸlamak amacıyla hareket ettiklerinden terör örgütünün propagandasını yapmak ve örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suretiyle örgüt üyesi olmak suçlarını iÅŸledikleri anlaşılan ÅŸüpheliler; ..., ..., ..., ...."nun, 3713 sayılı TMK"nın 7/2, TCK"nın 314/3 ve 220/6 maddeleri yollaması ile TCK"nın 314/2, 3713 sayılı TMK"nın 5, TCK"nın 53, 58/9 maddelerinden cezalandırılması istenilmiÅŸtir.
Diyarbakır 6 Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. maddesi ile görevli), 15.03.2010 tarih 2010/168 iddianame deÄŸerlendirme numaralı kararıyla, iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip, Mahkemenin 2010/222 esas sayılı dosyası üzerinden sanıklar hakkında kovuÅŸturmaya baÅŸlanılmıştır.
Aynı zamanda avukat olan sanığın süreçte; 14.01.2010 tarihinde Cumhuriyet BaÅŸsavcılığında verdiÄŸi ifadesinde özetle; kapatılan DTP"nin MYK üyeliÄŸini yaptığını, 28.11.2009 tarihinde İl BaÅŸkanlığına bayramlaÅŸma programı nedeniyle gittiÄŸinde Lice ilçe Belediyesinde bayramlaÅŸma ziyareti yapılacağını öÄŸrendiÄŸini, MYK üyesi olarak Diyarbakır ilini temsilen seçilmesi nedeniyle programa katıldığını, bu amaçla heyetle Lice ilçesine gittiÄŸini, Belediye binasının yakınında halkla bayramlaÅŸma töreni yapıldıktan sonra belediyeye geçtiklerini, törenden sonra Diyarbakır iline dönerken yolda ilk boÅŸaltılan köyde fidan dikme töreni yapılacağının söylendiÄŸini ve bu çerçevede ismini sonradan öÄŸrendiÄŸi köye gittiÄŸini, aÄŸaç dikilen yerin yakınında bir evin bulunduÄŸunu ancak burada birilerinin yaÅŸayıp yaÅŸamadığını eve girmediÄŸi için bilmediÄŸini, aÄŸaç dikme töreni sonrasında heyetle birlikte oradan ayrıldıklarını, basından fidan diktikleri yerin yakınındaki yerin örgüt ile ilgili kararların alındığı ev olduÄŸunu öÄŸrendiÄŸini, öncesinde bu konuda bir bilgisinin olmadığı gibi yapılan programdan da yolda iken haberdar olduÄŸunu, dikilen fidanların boÅŸaltılan köyün yeÅŸillendirilerek doÄŸal güzellik oluÅŸturulmasına yönelik olduÄŸunu, ziyaret ettikleri tarihinde örgütün 1. OlaÄŸan Kongresinin yıldönümü tarihi ile ilgisinin olmadığını, tesadüf olabileceÄŸini zira Kurban Bayramının 2. günü olması nedeniyle bayramlaÅŸma sonrasında yol üzerinde olması nedeniyle uÄŸranılan bir yer olduÄŸunu; müdafii eÅŸliÄŸinde kovuÅŸturma aÅŸamasında yaptığı savunmalarda ise özetle, savcılık ifadesini tekrar ettiÄŸini, iddia edilen hususların bayramlaÅŸma ziyareti ile ilgisinin bulunmadığını, her yıl deÄŸiÅŸik yerlerde bayramlaÅŸmaların yapıldığını, suç tarihinde de Lice"de bayramlaÅŸmanın yapıldığını ve bayramlaÅŸma yapıldıktan sonra Lice Belediyesi"nin yol kenarında bulunan aÄŸaç dikme programına katılarak Diyarbakır"a geri döndüklerini beyanla suçlamaları kabul etmediÄŸi görülmüÅŸtür.
KovuÅŸturma kapsamında 14.06.2011 tarihinde iddia makamınca sunulan mütalaada özetle, kapatılan DTP Belediye BaÅŸkanlığında parti yöneticisi ve parti meclisi üyesi olan sanıkların, 28.11.2009 tarihinde ilçe belediyesinde düzenlenen bayramlaÅŸma töreninden sonra Fis köyüne giderek örgütün kuruluÅŸunun gerçekleÅŸtirildiÄŸi ve ilk toplantısının yapıldığı evin bahçesini ziyaret edip fidan diktikleri, gazetelerde ve televizyonlarda yer alan haberlerin delil olarak sunulduÄŸu, terör örgütünün kuruluÅŸunun gerçekleÅŸtiÄŸi ilk toplantısının yapıldığı evi örgütün eylemlerini bilmelerine raÄŸmen kendi istekleri ile propagandaya dönüÅŸen söz veya eylem olmaksızın ziyaret edip ve aÄŸaç dikmelerinden ibaret eylemlerinde atılı suçların unsurlarının oluÅŸmadığından CMK"nın 223/e maddesi gereÄŸince tüm sanıkların beraatlerine karar verilmesi talep edilmiÅŸtir.
Yapılan yargılama sonunda, 25.06.2013 tarihinde tefhim olunan hükümle sanık hakkında özetle; örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suçundan, 6459 sayılı yasa ile deÄŸiÅŸik 3713 sayılı yasanın 7/son maddesi gereÄŸince terör örgütü propagandası yapan kiÅŸi hakkında ayrıca örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suçundan ceza verilmeyeceÄŸinden "ceza verilmesine yer olmadığına"; terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan ise 6352 Sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin b bendi gereÄŸince "kovuÅŸturmanın ertelenmesine", erteleme kararının verildiÄŸi tarihten itibaren üç yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düÅŸünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle; temel ÅŸekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beÅŸ yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç iÅŸlemesi ve bu suçtan dolayı kesinleÅŸmiÅŸ hükümle cezaya mahkum olunduÄŸu takdirde ertelenen kovuÅŸturmaya devam edilmesine, bir suç iÅŸlemediÄŸi takdirde ise ertelenen kovuÅŸturmanın düÅŸürülmesine, "beraat" hükmü yönünden temyiz, "kovuÅŸturmanın ertelenmesine" dair hüküm yönünden ise itiraz kanun yolu açık olmak üzere, oybirliÄŸi ile karar verilmiÅŸtir. Mahkemenin, 25.06.2013 tarih, 2010/222 esas 2013/357 sayılı gerekçeli kararında özetle belirtildiÄŸi ÅŸekilde; "PKK terör örgütü ve uzantılarının 27 kasım 1978 tarihinde kurulan terör örgütünün kuruluÅŸ yıl dönümü nedeniyle örgütün müzahir tabanı ve sempatizanlarına yönelik mesaj ve çaÄŸrıları doÄŸrultusunda Lice Belediye BaÅŸkanı sanık..."in, örgütün mesaj ve çaÄŸrılarına paralel olarak Lice Belediyesi olarak Fis köyünde kutlanması amaçlanan festival giriÅŸimi ile aynı zamanda kapatılan DTP"li belediye baÅŸkanları, parti meclis üyeleri ve parti yöneticilerinden oluÅŸan heyetin Lice ilçesine kurban bayramı kutlamaları amacıyla gitmelerine raÄŸmen izin verilmeyen festival programı kapsamında terör örgütünün kurulduÄŸunun ilan edildiÄŸi evin bahçesi sayılabilecek kadar yakınlıktaki yere fidan dikip, bir kısım sanıkların da adeta müze haline getirilip, aslına uygun muhafaza edilen bu evi ziyaret ederek, mekanın örgütün müzahir tabanı ve sempatizanları arasında gelenekselleÅŸtirilip kabul görmesini saÄŸlamak amacıyla hareket ettikleri ve bunu örgütün mesaj ve çaÄŸrıları doÄŸrultusunda gerçekleÅŸtirdikleri sonuç ve kanaatine varıldığı", bu kapsamda "...6459 sayılı Kanunun 8. maddesinin son fıkrası gereÄŸince terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan ceza alanlara ayrıca örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suçundan ceza verilemeyeceÄŸi anlaşıldığından sanıkların örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suçundan ceza verilmesine yer olmadığına" karar verildiÄŸi, terör örgütünün propagandasını yapmak suçuna yönelik ise "...sanıkların olay tarihindeki eyleminin, yargılama sırasında, 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüÄŸe giren 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin b bendinde 31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düÅŸünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle iÅŸlenmiÅŸ olup; temel ÅŸekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beÅŸ yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı kovuÅŸturma evresinde, kovuÅŸturmanın ertelenmesine karar verilir ÅŸeklindeki yasal düzenleme kapsamında" kaldığından, kovuÅŸturmanın ertelenmesine karar verildiÄŸi belirtilmiÅŸtir.
Süreçte sanık müdafiince yapılan itiraz ve temyiz baÅŸvurularına istinaden yapılan incelemeler sonunda, terör örgütü propagandası yapma suçundan verilen kovuÅŸturmanın ertelenmesi hükmüne yönelik olarak, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/13 deÄŸiÅŸik iÅŸ sayılı 07.01.2014 tarihli kararı ile kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından sanık müdafinin itirazlarının reddine, oy birliÄŸi ile mütalaaya uygun ve kesin olarak karar verildiÄŸi, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸlemek suçundan kurulan ceza verilmesine yer olmadığına iliÅŸkin hükme yönelik olarak ise Dairenin, 18.01.2017 tarih 2015/7570 esas 2017/105 sayılı kararı ile temyiz itirazlarının reddine oy birliÄŸiyle karar verilmiÅŸtir.
08.01.2014 tarihli kesinleÅŸme ÅŸerhinde, terör örgütü propagandası yapma suçundan verilen kovuÅŸturmanın ertelenmesi hükmünün, 07.01.2014 tarihinde kesinleÅŸtiÄŸi belirtilmiÅŸtir.
Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.10.2018 tarihli yazısı ile sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleştiği belirtilerek, kovuşturmanın ertelenmesine dair karar bakımından Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulmuştur.
Bu kapsamda gönderilen gerekçeli karar ile UYAP sisteminde yapılan incelemeden özetle; Mersin Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 28.09.2016 tarih, 2016/11881 esas sayılı iddianamesi ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan 3713 sayılı TMK"nın 7/2, TCK"nın 53/1, 2 maddelerince cezalandırılması istemiyle sanık hakkında kamu davasının açıldığı, Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.03.2018 tarih, 2016/374 esas 2018/114 sayılı kararı ile 26.07.2015 tarihinde terör örgütünün propagandasına dönüÅŸen yürüyüÅŸe katılarak üzerinde Abdullah Öcalan ve Paris"te öldürülen terör örgütü mensuplarının resimlerinin bulunduÄŸu "güneÅŸin yörüngesindeki kadınlar ölümsüzdür, katilleri bulacağız, hesabını soracağız" yazılı pankartı herkesin görebileceÄŸi ÅŸekilde açarak taşıyan, olay tarihinde HDP milletvekili olan sanığın, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan 3713 sayılı TMK"nın 7/2, TCK"nın 62/1, 50/1-a, 52/4 maddeleri gereÄŸince 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve karar kesinleÅŸtiÄŸinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine konu olan kararları nedeniyle Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/711 esas, 2013/117 karar sayılı, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/360 esas, 2012/825 karar sayılı ve Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/222 esas, 2013/357 karar sayılı dava dosyalarına ihbarda bulunulmasına istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliÄŸiyle karar verildiÄŸi, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 12.09.2018 tarih 2018/1232 esas ve 2018/1570 sayılı kararı ile de sanık müdafiinin istinaf talebi yerinde görülmeyerek, 5271 sayılı CMK"nın 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca istinaf baÅŸvurusunun esastan reddine, kesin olarak oy birliÄŸi ile karar verildiÄŸi, 24.10.2019 tarihinde sanık müdafiinin yaptığı baÅŸvuruya istinaden Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.10.2019 tarihli ek kararı ile de 7188 sayılı Kanunun 29 maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 286 maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri kararlarına temyiz kanun yolunun açılması nedeni ile ilamın infazının durdurulmasına ve temyiz iÅŸlemlerinin yapılması için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildiÄŸi, UYAP sistemi sorgulamasında dosyanın temyiz incelemesine gönderildiÄŸi ve Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığında olduÄŸu görülmüÅŸtür.
Yapılan ihbar kapsamında, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/144 esasına kayden yapılan kovuÅŸturmada, sanığın milletvekili seçildiÄŸine dair beyanı doÄŸrultusunda, TBMM"nin internet sitesi üzerinden yapılan incelemede 27. Dönem Siirt Milletvekili olarak görev yaptığı anlaşılan ve iddia makamının esas hakkında mütalaasında T.C Anayasasının 83/2. maddesi uyarınca hakkındaki kamu davası yönünden durma kararı verilmesi ve kararın bir suretinin Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüÄŸü"ne ayrı ayrı gönderilmesi talep edilen sanık hakkında, 20.11.2019 tarihinde tefhim olunan hükümle özetle, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan 27. Dönem milletvekili seçimlerinde Adana ilinden milletvekili seçildiÄŸi, yargılandığı Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçunun niteliÄŸi dikkate alındığında T.C Anayasası"nın 83/2. maddesinde belirtilen istisnai hallerden olmadığı, T.C Anayasası"nın 83/2. Maddesine göre milletvekili seçildiÄŸi an itibariyle yasama dokunulmazlığını elde ettiÄŸinden, soruÅŸturma ve kovuÅŸturma yapılmasının ÅŸartının ortadan kalktığı sübut bulduÄŸundan, T.C Anayasası"nın 83/2 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca hakkındaki kamu davasının durmasına, kararın bir suretinin Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüÄŸü"ne ayrı ayrı gönderilmesine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere, oy birliÄŸi ile karar verilmiÅŸtir.
Mahkemenin 20.11.2019 tarih 2019/144 esas 2019/420 karar sayılı gerekçeli kararında özetle; Anayasasının 83. maddesinde seçimden önce veya sonra suç iÅŸlediÄŸi ileri sürülen milletvekilinin meclis kararı olmadıkça tutulamayacağı, sorguya çekilemeyeceÄŸi, tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağının düzenlendiÄŸi, bu kuralın istisnasının ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanmış olması kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar olduÄŸu, sanık hakkında soruÅŸturmanın milletvekili seçildiÄŸi tarihten önce baÅŸladığı, Anayasanın 14 maddesinin yasama dokunulmazlığının istisnası olduÄŸundan dar yorumlanması gerektiÄŸi, madde kapsamında deÄŸerlendirilmesi gereken suçların 5237 sayılı TCK’nın 4. Kısım 4. bölümde düzenlenen “Devletin GüvenliÄŸine Karşı Suçlar" ile 5. bölümde düzenlenen “Anayasal Düzen ve Bu Düzenin İşleyiÅŸine Karşı Suçlar“ olduÄŸunun kabulü ile sanığa isnat olunan eylemin sayılan suçlardan olmadığı, yargılamanın devamı için yasama dokunulmazlığının kaldırılması gerektiÄŸinden Anayasanın 83/2 ve 223/8 maddeleri gereÄŸince yargılamanın durmasına ve dosyanın Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına gönderilmesine karar verildiÄŸi belirtilmiÅŸtir.
20.11.2019 tarihinde sanık müdafii süre tutum dilekçesi ibraz etmiÅŸ, 05.12.2019 tarihinde ise gerekçeli karar tarafına tebliÄŸ edilmiÅŸtir. 28.11.2019 tarihinde ise Cumhuriyet savcısınca ek kararın "görüldü"sü yapılmıştır.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli ek kararı ile durmaya iliÅŸkin kararda isabetsizlik görülmediÄŸinden itirazın incelenmek üzere dosyanın Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oybirliÄŸi ile karar verilmiÅŸtir.
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 14.01.2020 tarihli Cumhuriyet savcısı mütalaasında durma kararının yerinde olması nedeni ile sanık müdafiinin itirazının reddine karar verilmesi talep edilmiÅŸtir.
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/43 deÄŸiÅŸik iÅŸ sayılı 04.02.2020 tarihli kararı ile belirtildiÄŸi ÅŸekilde özetle; "...sanık ... hakkında Milletvekili seçildiÄŸi tarihten önce soruÅŸturma baÅŸlatıldığı, sanığa isnat olunan Terör Örgütü Propagandası yapmak suçunun Anayasanın 14. maddesi kapasımına giren suçlardan olmadığı, Anayasanın 83/2 maddesine göre Adana ilinden 24 Haziran 2018 seçimlerinde Milletvekili seçildiÄŸi dikkate alındığında yasama dokunulmazlığını elde ettiÄŸi, bu hali ile sanık hakkında soruÅŸturma ve kovuÅŸturma yapılmasının ortadan kalktığı anlaşılmakla, Anayasanın 83/2 ve 223/8 maddeleri gereÄŸince yargılamanın durmasının yerinde olduÄŸu görülmekle,...karar usul ve kanuna uygun olduÄŸundan, sanık müdafiinin itirazının reddine" kesin olarak oy birliÄŸiyle karar verilmiÅŸtir.
Mahkemenin 12.03.2020 tarihli müzekkeresi ile kesinleÅŸen karar Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanlığına gönderilmiÅŸtir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar BaÅŸkanlığı yazısı ile ilgili mevzuat kapsamında kovuÅŸturma dosyasının onaylı bir suretinin Adalet Bakanlığı ve CumhurbaÅŸkanlığı aracılığı ile TBMM BaÅŸkanlığına gönderilmesi gerektiÄŸi deÄŸerlendirmesi ile gereÄŸi mahkemeden arz olunmuÅŸtur.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüÄŸüne gönderilen karar ve eki belgeler ise, atılı suçun Anayasanın 14. maddesi kapsamında kaldığından, milletvekili seçilmeden önce baÅŸlanılan soruÅŸturma kapsamında Anayasanın 83/2 maddesi uyarınca mahallinde yargılamaya devam olunması gerektiÄŸi deÄŸerlendirildiÄŸinden Kanun Yararına Bozma Bürosuna 03.07.2020 tarihinde gönderilmiÅŸtir.
Diyarbakır BaÅŸsavcılığının 04.11.2020 tarihli yazısı ile, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüÄŸünün 28.10.2020 tarihli yazısıyla sanığın suç teÅŸkil eden eylemleri milletvekili seçilmeden önceki bir tarihte gerçekleÅŸtirdiÄŸi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 14. maddesi kapsamındaki hakkın kötüye kullanılması niteliÄŸinde olduÄŸunun kabulünün gerektiÄŸi de nazara alındığında, yargılamaya devamla iÅŸin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı ÅŸekilde durma
kararı verilmesinde isabet görülmediÄŸinin bildirildiÄŸi Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine bildirilmiÅŸtir.
Süreçte sanık tarafından Anayasa Mahkemesine bireysel baÅŸvuruda bulunulmuÅŸtur.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Milletvekili olmadan önce iÅŸlediÄŸi iddia edilen terör örgütü propagandası yapma suçu kapsamında yapılan kovuÅŸturmada hakkında 6352 sayılı Kanun geçici 1. maddesinin b bendi gereÄŸi kovuÅŸturmanın ertelenmesine karar verilen ve denetim süresi içerisinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç iÅŸlediÄŸi ihbarında bulunulması üzerine yapılan yargılama sırasında milletvekili seçilen sanık hakkında, Anayasanın 83. maddesi uyarınca verilen durma kararının usul ve yasaya uygunluÄŸu hususunda uyuÅŸmazlık bulunmaktadır.
IV-KONU İLE İLGİLİ HUKUKİ DÜZENLEMELER ÅžÖYLEDİR;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
Madde 14 – (DeÄŸiÅŸik: 3.10.2001-4709/3 md.)
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüÄŸünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kiÅŸilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniÅŸ ÅŸekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak ÅŸekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
4. Yasama dokunulmazlığı
Madde 83 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düÅŸüncelerden, o oturumdaki BaÅŸkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce baÅŸka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç iÅŸlediÄŸi ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14"üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doÄŸrudan doÄŸruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiÅŸ bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı iÅŸlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruÅŸturma ve kovuÅŸturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına baÄŸlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüÅŸme yapılamaz ve karar alınamaz.
V-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Milletvekillerinin yasama sorumsuzluÄŸu; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/1. maddesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerden, Mecliste ileri sürülen düÅŸüncelerden, o oturumdaki BaÅŸkanlık divanının teklifi üzerine Meclisçe baÅŸka bir karar alınmadıkça, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar" biçiminde ifadesini bulmuÅŸtur. Düzenlemenin amacı, milletvekillerinin yasama iÅŸlevlerini çekinmeksizin yerine getirebilecekleri bir ortam saÄŸlamaktır. Yasama sorumsuzluÄŸu, yasama çalışmalarıyla ilgili fiiller yönünden, milletvekilleri için tam bir koruma saÄŸlar ve sürekli bir niteliktedir. Sorumsuzluk kapsamına giren bir eylemden ötürü milletvekilliÄŸi sıfatı sona ermiÅŸ olsa dahi kovuÅŸturulamaz.
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise "Seçimden önce veya sonra bir suç iÅŸlediÄŸi ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruÅŸturmasına baÅŸlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14"üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doÄŸrudan doÄŸruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır." denilmek suretiyle milletvekillerine nispi ve geçici bir dokunulmazlık saÄŸlanmıştır.
Yasama dokunulmazlığı, sorumsuzluktan farklı olarak, yasama çalışmaları dışındaki fiillerden dolayı milletvekillerine nispi ve geçici nitelikte bir koruma saÄŸlar. Buradaki koruma karşımıza iki ÅŸekilde ortaya çıkmaktadır, birincisi muhakeme engeli, diÄŸeri ise infaz engelidir. Bu ÅŸekilde milletvekillerinin keyfi ve asılsız ceza kovuÅŸturmalarından ve tutuklamalardan korunmak suretiyle vazife yapmaktan alıkonulmaması saÄŸlanmıştır.
Hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması yasağına, 1982 Anayasasının 14. Avrupa İnsan Hakları SözleÅŸmesinin ise 17. maddelerinde yer verilmiÅŸtir. Anayasamızın 14/1. maddesinde "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri Devletin ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüÄŸünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik, laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz." ÅŸeklinde temel ilkeyi ortaya koyduktan sonra, aksine davranışlara iliÅŸkin müeyyidelere mevzuatta yer verilmiÅŸtir. Nitekim seçimden önce bu madde kapsamında suç iÅŸleyen milletvekili Anayasanın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Kanun koyucu, hangi suçların bu madde kapsamında olduÄŸunu tahdidi olarak saymamıştır. Kapsamı belirleme görevi uygulayıcıya aittir. Devletin birliÄŸini ve ülke bütünlüÄŸünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin iÅŸleyiÅŸine karşı suçların bu kapsamda kaldığında kuÅŸku yoktur.
Ancak, bu suçları iÅŸlemek amacı ile oluÅŸturulan silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçunun 14. madde kapsamında deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi doktrinde tartışmalıdır. Bu madde de 2001 yılında yapılan deÄŸiÅŸiklik ile, Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerin, bu hak ve özgürlükleri yıkmak "amacı ile kullanılamayacağı" hükmü yerine, bu hak ve özgürlükleri yıkmayı
"amaçlayan faaliyetler" olarak kullanılamayacağı hükmü getirilmiÅŸtir. Yapılan deÄŸiÅŸiklik ile madde metninde yer verilen "faaliyet" deyiminin sadece eylemi mi yoksa ifade hürriyeti sınırları dışında kalan yasalarda suç olarak tanımlanan düÅŸünce açıklamalarını da içerip içermediÄŸi sorunun özünü teÅŸkil etmektedir. Doktrinde "faaliyetin" maddi eylemi içerdiÄŸini ileri sürenler olduÄŸu gibi, eylem ve söylemi içerdiÄŸini ifade eden görüÅŸler de mevcuttur. Nitekim FeyzioÄŸlu; “Bu düzenleme, fiil ya da suç tipini deÄŸil amacı esas almaktadır.” görüÅŸünü savunarak, farklı bir bakış açısı sergilemiÅŸtir.
Yargısal içtihatlara bakıldığında; Anayasa Mahkemesi 29.01.2008 tarih 2002/1 Esas, 2008/1 Karar sayılı kararında; DüÅŸünce açıklamalarının Anayasanın 14. maddesi kapsamında kötüye kullanma olarak deÄŸerlendirilebileceÄŸini, ancak her düÅŸünce açıklamasının deÄŸil, demokratik yaÅŸam için doÄŸrudan açık ve yakın tehlike oluÅŸturan düÅŸünce açıklamalarının bu kapsamda olduÄŸu deÄŸerlendirilmelidir, sonucuna varmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleÅŸik içtihatlarında, terör örgütü propagandası suçunun Anayasanın 14. madde kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduÄŸuna vurgu yapılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Da Becker/ Belçika, B. No: 214/56, 27.03.1962 tarihli kararında, "demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir ÅŸekilde, kullanılmalıdır." demek suretiyle 14. maddenin Devlete verdiÄŸi yetkinin çerçevesini çizmiÅŸtir.
Avrupa SözleÅŸmesinin 17. maddesindeki hak ve özgürlüklerin, yine hak ve özgürlükler kullanılarak ortadan kaldırılmasının yasaklanacağına dair ilke ile, Anayasamızın 14. maddesindeki benzer düzenlemenin amacı yönünden, yukarıda yer verilen yargısal karar ve doktrindeki görüÅŸler Dairemizce de benimsenmiÅŸ olup; ülkenin bölünmez bütünlüÄŸüne ve anayasal düzene yönelik suç oluÅŸturan söylem ve eylemler Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliÄŸinde görüldüÄŸünden, demokrasi ile yönetilen ülkelerde, halkın iradesinin tecelli ettiÄŸi parlamentoda görevli üyelerin bu sisteme baÄŸlı kalacaklarına dair yemin ettikleri ve demokrasiyi koruma yükümlülükleri de bulunduÄŸu gözetildiÄŸinde, demokratik sisteme yönelik suç iÅŸlemeleri halinde milletvekili dokunulmazlığından istifade edememesi Anayasanın lafzına ve ruhuna uygun olacağının kabulü gerekmektedir.
Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça iliÅŸkin fiil ve fail hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalara baÄŸlı deÄŸildir (CMK 225. m.). Mahkeme, iddianamede gösterilen eylem/eylemler ile baÄŸlı ise de, iddia makamı tarafından suçun vasıflandırılmasıyla baÄŸlı deÄŸildir. Suçun vasıflandırılmasında ceza hukuku kuralları çerçevesinde özgürce karar verebilecektir. Dolayısıyla iddianamede terör örgütünün propagandası olarak nitelendirilen fiilin bu vasfı taşıyıp taşımadığını belirlemek mahkemenin görevi kapsamındadır.
Sözlük anlamı ile propaganda "bir öÄŸreti, düÅŸünce veya inancın baÅŸkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleÅŸtirilen faaliyet" ÅŸeklinde tanımlanmıştır. Yargısal kararlarda ise terör örgütünün propagandası, "belli bir görüÅŸün toplum içinde yayılması, fikir ve kanaatların kökleÅŸmesini saÄŸlamak amacıyla örgütün övülmesi, kiÅŸilerde örgüte sempati
duyulmasını saÄŸlayacak hareketler gerçekleÅŸtirilmesi, örgüt faaliyetlerine yakınlık saÄŸlayacak duyguların yaratılması, örgüte karşı düÅŸmanlığın ortadan kaldırılması sonucunu doÄŸuran hareketlerin yapılması ve örgütü iyi gösteren biçimde tanıtmak" ÅŸeklinde tanımlanmıştır.
2013 yılında 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanunun 11. maddesi ile TCK 220/8 fıkrasında yapılan deÄŸiÅŸiklik, örgütün her türlü övülmesinin propaganda suçunu oluÅŸturmayacağı, propaganda faaliyetlerinin suç oluÅŸturabilmesi için “örgütün, cebir ÅŸiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meÅŸru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere baÅŸvurmayı teÅŸvik edecek ÅŸekilde” olması gerekli kılmaktadır.
Bu kapsamda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.07.2007 gün 145/172, 02.10.2007 gün 82/196, 10.06.2008 gün 83/166 sayılı ve 07.09.2009 tarih 2009/8-51-85 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere kanun yararına baÅŸvurulan ve olaÄŸanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli “istekle baÄŸlılık kuralı” gözetilerek yapılan inceleme neticesinde somut olay deÄŸerlendirildiÄŸinde;
12.09.2018 tarihinde kesin olarak verilen Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin kararı ile kesinleÅŸtiÄŸinden ihbara konu edilen fakat UYAP sisteminden yapılan incelemede, 28.10.2019 tarihli ek karar ile 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüÄŸe giren 7188 sayılı Kanun hükümleri uyarınca infazının durdurulmasına karar verilerek temyiz iÅŸlemlerinin yapılması için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilen ihbara esas kararın kesinleÅŸmediÄŸi hususunun süreçte verilen kararlarda gözetilmediÄŸi görülmüÅŸ ise de; usul ekonomisi ve Adil Yargılanma Hakkı ile kanun yararına bozma kanun yolunun niteliÄŸine nazaran tali/nisbi yargılamayı da gerektiren iÅŸin neticesinin beklenilerek mahkemesince karar verilecek olmasının istemin incelenmesine engel olmadığı deÄŸerlendirilerek; yüklenen ve seçimden önce iÅŸlendiÄŸi iddia olunan kovuÅŸturması ertelenen suçun, Anayasasının 83/2. maddesinde iÅŸaret edilen ve 14/2. maddesinde gösterilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması niteliÄŸindeki suçlardan olduÄŸu, yasama dokunulmazlığının istisnası kapsamında kalan bu suç bakımından durma kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olduÄŸundan istemin kabulüne karar verilmiÅŸtir.
VI-SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle,
Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının 05.11.2020 tarih ve 2020/96885 nolu talebinin KABULÜNE, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.02.2020 tarih 2020/43 deÄŸiÅŸik iÅŸ sayılı kesin kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309/4a maddesi gereÄŸince Kanun Yararına Bozulmasına, diÄŸer iÅŸlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığına TEVDİİNE, 28.01.2021 gününde oybirliÄŸi ile karar verildi.
