Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/6 Esas 2020/5813 Karar Sayılı İlamı
- Ana Sayfa
- Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/6 Esas 2020/5813 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2020/6
Karar No: 2020/5813
Karar Tarihi: 17.11.2020
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs - Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/6 Esas 2020/5813 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/6 E. , 2020/5813 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2017 tarih ve 2017/63 - 2017/263 sayılı kararı
Katılanlar : 1-T.C. Cumhurbaşkanlığı (...),
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸleme
Hüküm : I- Sanıklar ..., ... hakkında ayrı ayrı;
1- TCK"nın 309/1, 62/1, 53, 63 maddeleri gereÄŸince mahkumiyetlerine dair istinaf baÅŸvurularının düzeltilerek esastan reddi,
2- Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına dair istinaf baÅŸvurularının esastan reddi,
II- Sanık ... hakkında;
1- TCK"nın 309/1, 62/1, 53, 63 maddeleri gereÄŸince mahkumiyetine dair istinaf baÅŸvurusunun düzeltilerek esastan reddi,
2- Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸleme suçlarından ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına dair istinaf baÅŸvurularının esastan reddi
III- Sanık ... hakkında;
1- TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri gereÄŸince mahkumiyetine dair istinaf baÅŸvurusunun düzeltilerek esastan reddi,
2- Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs suçlarından ayrı ayrı beraatine dair istinaf baÅŸvurusunun esastan reddi
IV- Sanık ... hakkında;
1- TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 221/4, 62/1, 53, 58/9, 51, 63 maddeleri gereÄŸince mahkumiyetine dair istinaf baÅŸvurusunun düzeltilerek esastan reddi,
2- Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya TeÅŸebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs suçlarından ayrı ayrı beraatine dair istinaf baÅŸvurusunun esastan reddi
V- Sanıklar ..., ... hakkında ayrı ayrı; Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç iÅŸleme suçlarından beraatlerine dair istinaf baÅŸvurularının esastan reddi;
VI- Sanık ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya TeÅŸebbüs, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs suçlarından ayrı ayrı beraatine dair istinaf baÅŸvurusunun esastan reddi
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna iliÅŸkin kesin olarak verilen hüküm de, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüÄŸe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereÄŸince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatları, baÅŸvuruların süresi, kararın niteliÄŸi ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜÅžÜLÜP DÜÅžÜNÜLDÜ;
Sanık ... müdafiinin duruÅŸmalı inceleme talebinin ceza süresi yönünden yasal ÅŸartları oluÅŸmadığından, sanık ... ve müdafii ile sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruÅŸmalı inceleme taleplerinin ise ilk derece ve bölge adliye mahkemesinde, silahların eÅŸitliÄŸi ve çeliÅŸmeli yargılama ilkesi doÄŸrultusunda, savunmaya yeterli imkanın saÄŸlanması ve bu hakkın etkin ÅŸekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız ÅŸekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile deÄŸiÅŸik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE;
I- Katılan ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklara müsnet Anayasal düzeni kaldırmaya ve deÄŸiÅŸtirmeye teÅŸebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teÅŸebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teÅŸebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, örgüt adına suç iÅŸleme suçlarının niteliÄŸi itibariyle suçtan doÄŸrudan doÄŸruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan ... ile gerekçeli kararı tebellüÄŸ eden ...(CumhurbaÅŸkanlığı) vekillerinin hükmü temyiz etmemesi, o yer ... vekilinin ise anılan suçlar yönünden BaÅŸbakanlığı temsil yetkisinin bulunmaması nedeniyle Maliye Hazinesinin davaya katılmasına iliÅŸkin verilen karar hukuki deÄŸerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceÄŸinden, temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
II- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs ve sanıklar ... ile ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafileri ile sanık ... tarafından
yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından iÅŸin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluÅŸtuÄŸu duruÅŸma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriÄŸine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 Esas 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve ÅŸiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüÄŸü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine baÅŸka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elveriÅŸli vasıtalarla teÅŸebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuÅŸ bir örgüt faaliyeti kapsamında iÅŸlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elveriÅŸliliÄŸinin deÄŸerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru deÄŸildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüÄŸü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine baÅŸka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doÄŸrudan genel kast ile iÅŸlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleÅŸtirmeye yönelik bir fiil iÅŸlenmesi hususunda iÅŸtirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iÅŸtirakin her ÅŸeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iÅŸtirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil iÅŸleme hususunda iÅŸtirak iradelerini ortaya koyan kiÅŸilerin hepsinin bu amaçla kurulmuÅŸ bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
Somut darbe teÅŸebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doÄŸuran vahim eylemler vasfını aÅŸarak, Anayasal düzeni doÄŸrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiÅŸ, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüÄŸünden ve etkinliÄŸinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve baÅŸarısı eÅŸ zamanlı, senkronize hareketlere baÄŸlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iÅŸtirak iradesi gereÄŸince ve iÅŸ bölümü doÄŸrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aÅŸamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaÅŸtığında ve elveriÅŸliliÄŸinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müÅŸterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doÄŸrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
DoÄŸrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve ÅŸiddet içeren icrai hareket niteliÄŸinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleÅŸmesini saÄŸlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müÅŸterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iÅŸ bölümünün gereÄŸi olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiÄŸi kanıtlanamayan ancak suçun icrasına baÅŸlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaÅŸtırmaya yönelen hareketleri gerçekleÅŸtiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teÅŸebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluÅŸturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduÄŸundan suçun oluÅŸması için ayrıca bir neticenin gerçekleÅŸmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya iÅŸlediÄŸi elveriÅŸli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teÅŸebbüsün kabulü için aranan elveriÅŸli vasıtalarla cebri eylemlere baÅŸlanıp baÅŸlanmadığı araÅŸtırılırken ve vasıtanın elveriÅŸliliÄŸi takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doÄŸrudan doÄŸruya baÄŸ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleÅŸtirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduÄŸu mahalde/sorumluluk sahasında da doÄŸrudan doÄŸruya ya da araç suçlar yönünden icrasına baÅŸlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduÄŸu gibi garantörlük yükümlülüÄŸünü ihmal etmek suretiyle de iÅŸtirak edebileceÄŸi görülmektedir.
Somut olayın, devletin anayasal düzenini cebir ve ÅŸiddet kullanarak deÄŸiÅŸtirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, iÅŸgal ettikleri kamu görevinin verdiÄŸi yetkiye istinaden tasarruf etme imkanını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleÅŸtirilen bir silahlı darbe teÅŸebbüsü olduÄŸunda ve bu kalkışmaya iÅŸtirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluÅŸturacağında kuÅŸku yoktur. Ancak aynı hukuki deÄŸerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleÅŸtiÄŸi somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlar ile aralarındaki geçitli/müterakki suç iliÅŸkisi nedeniyle anılan kanunun 314/2. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkanı bulunmamaktadır.
DiÄŸer taraftan, 5237 sayılı TCK"nın 220/5. maddesi gerekçesi ile birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, yönettiÄŸi örgütün gücünden yararlanarak talimat alanın iradesi üzerinde hakimiyet kuran yöneticinin, serbest iradesi ile hareket etmeyen ve bir suç örgütü mensubu olarak suç iÅŸleme kararının varlığının kabulünde zorunluluk bulunan fail arasında azmettiren-azmettirilen iliÅŸkisinden bahsetme imkanı da bulunmamaktadır. Kanunun kabul ettiÄŸi sistemde, yöneticinin örgütün faaliyeti çerçevesinde iÅŸlenen suçlardan, dolaylı fail olarak sorumlu tutulduÄŸu görülmektedir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddesinde de TCK’nın 220/5. maddesine paralel bir düzenlemeye yer verilmiÅŸtir.
Bağlayıcı emrin yerine getirilmesi kapsamında astların hukuki sorumluluğu:
Ayrıntılarına Dairenin 09.12.2019 tarih ve 2019/6765-2019/8453 karar sayılı kararında yer verildiÄŸi üzere:
5237 sayılı TCK"nın benimsediÄŸi suç teorisine göre: tipe uygun ve hukuka aykırı fiil, failin kusurlu olması halinde ceza yaptırımı uygulanmasını gerektirir. Her ceza hukuku normu, temelde bir hakkı/bir deÄŸeri korur. Bu nedenle ceza hukuku normlarının belirlediÄŸi davranış modellerine aykırı düÅŸen her fiil haksızlık içermektedir.
Kast suçun subjektif unsurunu, kusur ise iradenin oluÅŸum süreci ile ilgili olarak, failin iÅŸlediÄŸi hukuka aykırı fiilden dolayı kınanabilirliÄŸine iliÅŸkin bir deÄŸer yargısını ifade etmektedir. Kınanabilirlik, failin hukuka uygun davranmak, haksızlık yapmamak imkan ve yeteneÄŸi varken, hukuka aykırı davranması, haksızlığı tercih/irtikap etmesi halidir. İnsan özgür iradeye sahip bir varlık olması nedeniyle, haklı olan bir davranışla haksızlık arasında bir tercih yapma veya haklı olan davranış lehine karar verme, davranışlarını hukuk düzeninin gereklerine göre yönlendirebilme, hukuk düzenin yasakladığı davranışlardan sakınma yeteneÄŸini haizdir. Kusur yargısının temelini oluÅŸturan insanın irade özgürlüÄŸü ise, haksızlık bilincinin varlığını gerekli kılar. Çünkü insanın haklı olan davranışları ile haksızlık arasında tercih yapabilmesi için bunu bilmesi ÅŸarttır. Fail, haksızlık bilincine sahipse ve özgür iradesiyle haksız olan bir davranışı tercih ediyor ise kusurludur.
Åžu halde kasten iÅŸlenmiÅŸ, tipe uygun/haksızlık içeren fiil, olayda bir hukuka uygunluk sebebi varsa suç teÅŸkil etmeyecek, kusurluluÄŸu ortadan kaldıran bir sebep varsa, suç oluÅŸturmasına raÄŸmen yaptırıma tabi tutulamayacaktır.
Hukuka aykırılık genel bir ifadeyle, hukuka (hakka) karşı gelmek (Heinrich l kn 305) onunla çatışma halinde olmak demektir. Suçun unsuru olarak hukuka aykırılık ise iÅŸlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, bütün hukuk düzeni ile çeliÅŸki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir. (Koca-Üzülmez, age, s. 252; Prof. Dr. Fatih Selami MahmutoÄŸlu, Av. Serra Karadeniz-LLM, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler Åžerhi, s. 450)
5237 sayılı TCK"da yer alan hukuka uygunluk nedenleri; kanunun hükmünü yerine getirme (TCK 24/1. m.), meÅŸru savunma (TCK 25/1. m.), hakkın kullanılması (TCK 26/1. m.) ve ilgilinin rızası (TCK 26/2. m.)dır.
TCK"nın 24. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında hukuka aykırı fakat baÄŸlayıcı emrin yerine getirilmesi, kusurluluÄŸu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiÅŸtir. Madde gerekçesinde iÅŸaret edildiÄŸi üzere hukuka aykırı olan ve emri verenin hukuki sorumluluÄŸunu kaldırmayan bir emrin yerine getirilmesinin hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmesi mümkün deÄŸil ise de, Devlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetinin yürütülmesinde amirin emrini yerine getirmek durumunda kalan ast yönünden bu durumun bir sorumsuzluk nedeni olarak kabul edilmesinde zaruret bulunmaktadır.
Kural olarak hukuka aykırı emre muhatap olan kamu görevlisinin bu emri denetlemesi, sorgulaması, hukuka aykırı olduÄŸu kanaatinde ise amirin yazılı emri ve ısrarı olmadan yerine getirmemesi gerekir. Ancak Anayasanın 137/3. maddesinde "Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliÄŸinin korunması için kanunda gösterilen istisnaların saklı" olduÄŸu belirtilerek, yapılan iÅŸin mahiyeti, kamu düzeni ve kamu güvenliÄŸi nedeniyle bazı istisnalara yer verildiÄŸi de görülmektedir. Muadil düzenleme TCK"nın 24/4. maddesinde de yer almaktadır.
Keza bir hukuk devletinde prensip olarak konusu suç teÅŸkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teÅŸkil ederse bu suçun iÅŸlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduÄŸu kendisince malum ise, maduna da faili müÅŸterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Amiri tarafından “askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emrin, bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduÄŸu kendisince malum” olan ast, iÅŸlemekte olduÄŸu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduÄŸunu düÅŸünmekte ise cezai sorumluluÄŸu ne olacaktır?
Amirin emrini icra sureti ile iÅŸlenen suçlardan dolayı hukuka uygunluk meselesi, Askeri Ceza Hukukunda büyük bir önem taşır. Gerçekten askerlik hizmeti, diÄŸer hizmetlerden farklı olarak, fertlerden daha tam, daha kesin ve daha çabuk bir itaat bekler, hatta böyle bir itaate askerleri zorlar. Nitekim 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 14. maddesine göre: “Ast, amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeÄŸe, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. Ast, muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve deÄŸiÅŸtirmez, haddini aÅŸamaz. İcradan doÄŸacak mes’uliyetler emri verene aittir. İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.”
İşte askerlik hizmetinin bu özelliÄŸini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar baÅŸlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceÄŸini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceÄŸini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediÄŸi gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine iliÅŸkin olmak üzere, ÅŸöyle bir hüküm sevketmiÅŸtir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teÅŸkil ederse, bu suçun iÅŸlenmesinden emir veren mesuldür. AÅŸağıdaki hallerde madunada faili müÅŸterek cezası verilir; kendisine verilen emrin hududunu aÅŸmış ise; amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduÄŸu kendisince malum ise”
Bu düzenlemelere göre, emri veren amir ise kesin itaat kuralı her bakımdan geçerlidir; ast emre mutlak surette itaat edecektir.Üst ise kanun ve nizamlara göre kendisine böyle bir emir vermeÄŸe yetkili olup olmadığını araÅŸtıracak, yetkili olduÄŸuna kanaat getirirse itaat edecektir. İç Hizmet Kanununa göre, amir makam ve memuriyet yönünden emretmek yetkisine sahip kimse iken (m. 9); üst, rütbe ve kıdem büyüklüÄŸünü ifade eder (m. 10). Mevzuat, konusu suç teÅŸkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluÄŸunu araÅŸtırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete iliÅŸkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluÄŸu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliÄŸi ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.
Ast kendisinden verilen emrin bir suç iÅŸlemek maksadı ile verildiÄŸini biliyorsa ve buna raÄŸmen emri yerine getirmiÅŸse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceÄŸi veçhile, astın bu hususta sadece bir ÅŸüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli deÄŸildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduÄŸunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir.(AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)
Hata (yanılma); genel olarak kiÅŸinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeÄŸin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluÅŸum sürecine etki eder ve gerçeÄŸin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuÅŸ olarak doÄŸar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir ÅŸeye iliÅŸkin olabileceÄŸi gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili ÅŸey olduÄŸundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliÄŸin farklı biçimde deÄŸerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduÄŸu halde, yasak hatası bir deÄŸerlendirme hatasıdır.
Hata, kastı ortadan kaldıran veya kusurluluÄŸu etkileyen hata olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun maddi unsurlarında (TCK 30/1), suçun nitelikli hallerinde (TCK 30/2), hukuka uygunluk nedenlerinin maddi ÅŸartlarında (TCK 30/1-3) hata halleri kastı kaldırır. KusurluluÄŸu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi ÅŸartlarında hata (TCK 30/3) ile haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (TCK 30/4) kusurluluÄŸu etkileyen hata ÅŸekilleridir. Kastı kaldıran hata türüne hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da eklemek gerekmektedir. (TCK 27/1) (Dairenin 24/4/2017 tarih ve 2015/3-2017/3 sayılı kararı )
TCK"nın 30/3. maddesinde "ceza sorumluluÄŸunu kaldıran veya azaltan nedenlere iliÅŸkin koÅŸulların gerçekleÅŸtiÄŸi hususunda kaçınılmaz bir hataya düÅŸen kiÅŸi bu hatasından yararlanır." denilerek hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluÄŸu etkileyen haller birlikte düzenlenmiÅŸtir. Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi ÅŸartlarındaki hatayı bu kapsamda deÄŸerlendirmek gerekecektir. Hatadan yaralanmak için kaçınılmaz olması gereklidir.
Failin hukuk düzenince tanınmayan bir hukuka uygunluk nedeninin var olduÄŸu (Bestandsirrtum / Erlaubnisnormirrtum) ya da hukuken tanınan bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki sınırında yanılgı içinde (Grezirrtum Erlaubnisgrenzirrtum) olduÄŸu durumda izin yanılgısı (Erlaubnisirrtum) ya da dolaylı haksızlık yanılgısından (der indirikte Verbotsirrtum) söz edilmektedir. Bu durumda somut vakıaya deÄŸil, münhasıran norma dayalı bir deÄŸerlendirme söz konusu olduÄŸundan, haksızlıkla doÄŸrudan bir ilgisi bulunmayan bu yanılgının haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4) kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir.
Bu yanılgı türünün haksızlıkla doÄŸrudan bir ilgisinin bulunmaması nedeni ile kast üzerinde herhangi bir etkisi de yoktur. Fiil kasten icra edilen bir haksızlık olma özelliÄŸini korur. Hukuka uygunluk nedenlerini düzenleyen normların da bir hukuk normu olduÄŸu göz önünde bulundurulduÄŸunda, bu yanılgı norma dayalıdır. Ancak bu norm bir suç tipine dayanak oluÅŸturan yasak normu deÄŸil, bu normun yasakladığı davranışa izin veren bir normdur. Failin izin normunu bilmemesine ya da yanlış bilmesine dayalı bir deÄŸerlendirme yanılgısı mevcuttur. Fail, hukuk düzeninde mevcut olmayan bir hukuka uygunluk nedenini var saydığı veya hukuki sınırında yanılgıya düÅŸtüÄŸü için hukuk düzeninin fiiline izin verdiÄŸi kanaati ile hareket etmektedir.
İzin yanılgısının kaçınılmaz olması durumunda, failin haksızlık bilinci ile hareket ettiÄŸi söylenemez. Failin içinde bulunduÄŸu izin yanılgısı, yasak normunun uyarı fonksiyonunu tamamen iÅŸlevsiz bırakmaktadır. Yasak normu ile izin normunun çatıştığı bir durumda, uygulanma önceliÄŸi izin normuna aittir. Buna baÄŸlı olarak izin normu, yasak normunun fiilin icrasından kaçınmak yönündeki uyarısını tümüyle etkisiz bırakmaktadır. Kaçınılmaz izin yanılgısı halinde, kusuru tamamen ortadan kalkacağı için faile ceza verilemez(TCK m. 30/4; CMK m. 223/3-d) (Neslihan Göktürk Haksızlık Yanılgısının Ceza SorumluluÄŸuna Etkisi sh.125 vd.)
Failin, gerçekte olmamasına raÄŸmen iÅŸlemiÅŸ olduÄŸu fiili hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduÄŸunu düÅŸünerek hareket etmesi hali haksızlık yanılgısının ikinci görünüm ÅŸeklini oluÅŸturmaktadır. Bu ihtimalde fail iÅŸlediÄŸi fiilin yasaklılığına iliÅŸkin tam bir bilgiye sahiptir, ancak somut olayda iÅŸlemiÅŸ olduÄŸu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduÄŸunu düÅŸünmektedir. Kısaca fail bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki varlığında hataya düÅŸmektedir.(Koca-Üzülmez, age s.344)
Failin hataya düÅŸmesindeki kiÅŸisel kusurun deÄŸerlendirilmesi ile ilgili olması hasebiyle hatanın kaçınılamaz olup olmadığı, ex ante bir deÄŸerlendirme ile failin bilgi düzeyi, gördüÄŸü eÄŸitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduÄŸu sosyal ve kültürel çevre koÅŸulları somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında genel olarak 15 Temmuz 2016 günü meydana gelen kalkışma olayı deÄŸerlendirildiÄŸinde;
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin deÄŸiÅŸtirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askerî personel tarafından savaÅŸ uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; CumhurbaÅŸkanına suikasta teÅŸebbüs edilmiÅŸ, TBMM ve CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi baÅŸta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, BaÅŸbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleÅŸtirilmiÅŸ, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250 "den fazla kiÅŸi ÅŸehit edilmiÅŸ, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kiÅŸi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü iÅŸlenen somut darbe teÅŸebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doÄŸuran vahim eylemler vasfını aÅŸarak, anayasal düzeni doÄŸrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiÅŸ, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüÄŸünden ve etkinliÄŸinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve baÅŸarısı eÅŸ zamanlı, senkronize hareketlere baÄŸlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iÅŸtirak iradesi gereÄŸince ve iÅŸ bölümü doÄŸrultusunda bulunduÄŸu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iÅŸtirakin her halinin mümkün olduÄŸunun kabulü gerekir.
Genel olarak:15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin cebren deÄŸiÅŸtirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personelin katılımıyla gerçekleÅŸtirilen darbe teÅŸebbüsünde üstleri tarafından kullanılan erlerin de bulunduÄŸu bir vakıa olmasına ve suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleÅŸtirmeye yönelik bir fiil iÅŸlenmesi hususunda iÅŸtirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden aynı yasanın 37-39.maddeleri gereÄŸince iÅŸtirakın her ÅŸeklinin uygulanmasının mümkün bulunmasına nazaran:
a- Sıfat, konum ve rütbeleri ne olursa olsun;
Örgütsel koordinasyon veya iÅŸtirak iradesi gereÄŸince ve iÅŸ bölümü doÄŸrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aÅŸamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaÅŸtığında ve elveriÅŸliliÄŸinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müÅŸterek hâkimiyet kurdukları tespit edildiÄŸinde TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doÄŸrudan fail",
b-DoÄŸrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve ÅŸiddet içeren icrai hareket niteliÄŸinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleÅŸmesini saÄŸlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müÅŸterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, darbenin icrasını kolaylaÅŸtırmaya yönelen hareketleri gerçekleÅŸtiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teÅŸebbüs suçuna yardım eden olarak sorumlu tutulmaları,
c-Anılan kalkışma Anayasal düzeni doÄŸrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiÅŸ, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüÄŸünden ve etkinliÄŸinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve baÅŸarısı eÅŸ zamanlı, senkronize hareketlere baÄŸlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak kabul edildiÄŸinden, ülke genelinde gerçekleÅŸtirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduÄŸu mahalde de doÄŸrudan doÄŸruya ya da araç suçlar yönünden icrasına baÅŸlanıp baÅŸlanmadığı saptanmalı,
-Hatanın kaçınılamaz olup olmadığı tespit edilirken, olaÄŸan dönemlerde de aranan, failin bilgi düzeyi, gördüÄŸü eÄŸitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduÄŸu sosyal ve kültürel çevre koÅŸulları gibi kriterlerin, siyasi tarihi itibariyle darbe geleneÄŸinin demokrasi kültüründen daha baskın olduÄŸu ülkede suç tarihi itibariyle yaÅŸanan kalkışmanın olaÄŸanüstü ÅŸartları nazara alınarak deÄŸerlendirilmesi, mevcut irade ve bilgisini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doÄŸrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendisinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanıp kullanmadığı ex ante bir deÄŸerlendirme ile belirlenmeli,
-Bu deÄŸerlendirmeler yapılırken, askeri hiyerarÅŸinin en altında yer alan erler ile rütbeli personelin “ast” kavramına baÄŸlanan hukuki sonuçlar bakımından aynı deÄŸerlendirmelere tabi tutulamayacağı da gözetilmek suretiyle;
aa-Sanığın, iÅŸlediÄŸi fiilin bir haksızlık teÅŸkil ettiÄŸini bilmesine raÄŸmen, bu fiili müÅŸahhas olayda hukuka aykırı olmaktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düÅŸtüÄŸü kanaatine varıldığında bir hukuka uygunluk sebebi
olarak “Yetkili amir tarafından verilen ve yerine getirilmesi görev gereÄŸi zorunlu olan, hizmete iliÅŸkin emrin ifası(TCK madde 24) nın maddi ÅŸartlarında kaçınılmaz bir yanılgıya düÅŸtüÄŸü kabul edilirek, hatanın TCK"nın 30/3 delaletiyle 30/1 maddesi kapsamında kastı kaldıracağından 5271 sayılı CMK"nın 223/2-c maddesi gereÄŸince beraatine,
bb- Sanığın, iÅŸlediÄŸi fiilin bir haksızlık teÅŸkil ettiÄŸini bilmesine raÄŸmen, esasen hukuk düzeninde kabul edilmeyen “konusu suç teÅŸkil eden emrin ifası” nın, askeri hiyararÅŸi içinde mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkelerinin sonucu olarak baÄŸlayıcı olduÄŸu hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düÅŸtüÄŸü kanaatine varıldığında hukuka uygunluk nedenlerinin varlığında kaçınılmaz bir yanılgıya düÅŸtüÄŸü kabul edilerek, kaçınılmaz izin yanılgısı kusuru tamamen ortadan kaldıracağından TCK m. 30/4 maddesi delaletiyle, 5271 sayılı CMK"nın 223/3-d maddesi gereÄŸince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının deÄŸerlendirilmesine gelince:
15 Temmuz darbe teÅŸebbüsünün daha önceden düÅŸünce, planlama ve çeÅŸitli görev taksimatları yapılmış örgütsel bir organizasyon olduÄŸu, bu cümleden olarak, Edirne"de konuÅŸlu 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına da İstanbul’da yapılacak eylemleri destekleme görevinin verildiÄŸi, olay günü 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında meydana gelen olaylara bakıldığında ise; saat 22:45 sıralarında birinci darbe bildirisinin tugay karargahına ulaÅŸtığı, bildiri tugaya gelmeden önce KaraaÄŸaç ve..."da konuÅŸlu tugay komutan yardımcılıklarında görevli tabur komutanları tugaya çaÄŸrılarak sözde KOKTOD (Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi) uygulanması talimatı verildiÄŸi, birlik personelinin kışlalara çaÄŸrıldığı, KaraaÄŸaç ve..."ndaki birliklerin hazırlıklara baÅŸladığı, saat 01:00 sıralarında KaraaÄŸaç"taki kışladan bir adet ZMA"nın (zırhlı muhabere aracı) Meriç"te bulunan askeri gazinonun emniyetini almak gerekçesi ile çıktığı, yol üzerindeki iki köprünün de araçlar ile kapatılmış olduÄŸunun görülmesi üzerine kışlaya geri döndüÄŸü, saat 05:00 sıralarında aynı kışladan çıkan bir tekerlekli araç ile bir GZPT (geliÅŸtirilmiÅŸ zırhlı personel taşıyıcı) ve bir ZMA"nın önünün Meriç köprüsünde emniyet güçleri tarafından kesilmesi sonucu geri döndüÄŸü, SüloÄŸlu ve KaraaÄŸaç kışlalarından saat 05:40 sıralarında çıkan zırhlı araçların karargah nizamiyelerinden çıktıktan kısa süre sonra geri döndüÄŸü kabul edilen somut olayda;
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve ÅŸiddet kullanarak deÄŸiÅŸtirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, iÅŸgal ettikleri kamu görevinin verdiÄŸi yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleÅŸtirilen bir silahlı darbe teÅŸebbüsü olduÄŸunda ve bu kalkışmaya iÅŸtirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK"nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluÅŸturacağında kuÅŸku yoktur. Ancak aynı hukuki deÄŸerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK"nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleÅŸtiÄŸi somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç iliÅŸkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından,
1- Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs suçundan verilen mahkumiyet hükmü bakımından:
Edirne"de konuÅŸlu 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı olarak tuÄŸgeneral rütbesiyle görev yapmakta iken sözde sıkıyönetim bildirisi ekinde gönderilen atama listesinde Edirne sıkıyönetim komutanı olarak atanan, darbeye teÅŸebbüs edenlerce koordinasyon ve iletiÅŸim için kullanılan "Yurtta sulh" isimli WhatsApp grubunda ekli bulunan; 14 temmuz akÅŸam saatlerinde darbe giriÅŸimini organize eden kiÅŸilerden Uzay Åžahin ve Mehmet Murat ÇelebioÄŸlu ile izinde olan Babaeski tugay komutanın konutunda toplantı yapan, akabinde aynı akÅŸam 55. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Bekir Koçak ile Edirne ilinde bir görüÅŸme gerçekleÅŸtiren, 15 temmuz akÅŸam saatlerinde darbe teÅŸebbüsü ile ilintili kiÅŸilerle yaptığı telefon görüÅŸmeleri sonrası kurmay baÅŸkan vekili kurmay binbaşı sanık ..."ı da çağırarak tugay komutanlığı kışlasına saat 21:15 sıralarında giden, KaraaÄŸaç’ta konuÅŸlu komutan yardımcılığında görevli 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı kurmay yarbay sanık ... ve..."nda konuÅŸlu komutan yardımcılığında görevli 1. Tank Tabur Komutanı binbaşı ..."yı ... vasıtasıyla tugay karargahına çağırtan, gelen tabur komutanlarına sözde KOKTOD bahanesiyle toplanmaları emrini vererek tugay kışlasında görevli personelin toplanmasını temin eden, saat 22:45 sıralarında tugaya ulaÅŸan sözde sıkıyönetim bildiri ve emirleri doÄŸrultusunda hareket eden, 5. Kolordu Komutanı ..."ın saat 23:00 sıralarında sanığı arayarak personelin mesaiye çaÄŸrılması, güvenliÄŸin alınması ve kışlalardan çıkış olmaması, ardından yine saat 23:30 sıralarında tekrar arayan kolordu komutanının İstanbul ilindeki darbecilere müdahale etmek üzere hazırlanmasını istediÄŸi 100 kiÅŸilik subay, astsubay ve uzmanlardan oluÅŸan tekerlekli birlik hazırlanması emrini vermesine raÄŸmen HTS kayıtlarına göre gece boyunca darbe giriÅŸimi kapsamında etkin rol oynayan kiÅŸilerle görüÅŸmelerine devam eden, darbecilerden gelen İstanbul ilini takviye mesajlarını dikkate alarak ilgili birliÄŸi zırhlı birliÄŸe çevirmek suretiyle hazırlık yapılması konusunda komutan yardımcılıklarına emir veren, saat 01:00 sıralarında Meriç"te bulunan askeri gazinonun güvenliÄŸini almak gerekçesi ile 1 adet ZMA"nın KaraaÄŸaç"taki komutan yardımcılığından çıkışının emrini, keza 05:00 sıralarında bu kez de tugay karargahının güvenliÄŸini saÄŸlamak gerekçesi ile aynı kışladan iki adet aracın çıkması talimatını veren, üstü ..."ın 05:34"te yaptığı aramayı cevaplamayan, sabah 05:30"a doÄŸru çıkış emri vermesi üzerine baÄŸlı her iki kışladan da zırhlı araçların çıkış için harekete geçmelerini temin eden sanığın, somut darbe teÅŸebbüsünün, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doÄŸuran vahim eylemler vasfını aÅŸarak, Anayasal düzeni doÄŸrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiÅŸ, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüÄŸünden ve etkinliÄŸinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve baÅŸarısı eÅŸ zamanlı, senkronize hareketlere baÄŸlı hukuki
anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkması nedeniyle, örgütsel koordinasyon veya iÅŸtirak iradesi gereÄŸince ve iÅŸ bölümü doÄŸrultusunda bulunduÄŸu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan hareketlerinin, icra aÅŸamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaÅŸtığının ve elveriÅŸliliÄŸinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müÅŸterek hâkimiyet kurdukları deÄŸerlendirilerek TCK"nın 37. maddesi kapsamında "doÄŸrudan fail" olduÄŸuna dair kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından;
3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde mutlak terör suçlarından olarak tadat olunan anayasayı ihlal suçundan hüküm tesis edilirken belirlenen temel cezada aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiÄŸinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın mensubu bulunduÄŸu silahlı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anaysasının öngördüÄŸü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine baÅŸka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teÅŸebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleÅŸtirdiÄŸi, sanığın sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun iÅŸlenmesi doÄŸrultusundaki örgütsel baÄŸlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüÄŸe göre amacı gerçekleÅŸtirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduÄŸu belirlenip kovuÅŸturma sonuçlarına uygun ÅŸekilde vasfı tayin edilmiÅŸ, cezayı azaltıcı sebebin niteliÄŸi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiÅŸ, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümde eleÅŸtiri nedeni ile aÅŸağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiÅŸ olduÄŸundan; sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüÄŸü nedenler yerinde görülmediÄŸinden CMK’nın 302/1. maddesi gereÄŸince temyiz davasının esastan reddine. Ancak;
İlk Derece Mahkemesi hükmünde müsnet suçtan davaya katılma hakkı bulunmayan ... lehine, Bölge Adliye Mahkemesince ise İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek müsnet suçtan davaya katılma hakkı bulunmayan ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olduÄŸundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların CMK"nın 303/1. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduÄŸundan, İlk Derece Mahkemesi hükmünün VIII-1 bendi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 3 numaralı bendinin katılan ... Bakanlığına ücret-i vekalet takdir edilmesine iliÅŸkin paragrafının çıkarılması suretiyle diÄŸer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs suçundan verilen mahkumiyet hükümleri bakımından;
54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında kurmay binbaşı rütbesiyle Harekat EÄŸitim Åžube Müdürü olup olay günü itibariyle kurmay baÅŸkanlığına da vekâlet etmekte iken; olay akÅŸamı saat 21:10 sıralarında tugay komutanı sanık ... ile peÅŸpeÅŸe tugay karargahına gelip sözde sıkıyönetim direktifi mesajı karargaha gelmeden önce gelen bir mesaj olup olmadığını muhabere merkezine soran, ..."nın talimatı ile tugay komutan yardımcılıklarında bulunan tabur komutanlarını tugay karargahına çağırıp sözde KOKTOD faaliyeti bahanesiyle personelin toplanmasını isteyen, toplanmalarını ve hazırlık yapılmasını temin eden, tugay muhabere merkezine gelen sıkıyönetim emrini gelir gelmez giderek alıp inceleyen, daha sonra gelecek bütün mesajların kendisine ve tugay komutanına haber verilip iletilmesi talimatını veren, sözde sıkıyönetim komutanı olarak atanan ..."nın kendisine bu vasıfla verildiÄŸi bütün emirleri birliklere ulaÅŸtıran, birliklerin çıkış için hazırlanması ve mühimmatların temin edilip yüklenmesi hususunda talimatlar veren, KaraaaÄŸaç ve..."nda zırhlı araçların ve personelin hazırlanması ve bir an önce yola çıkmaları için çaba sarfeden, sabah daha geç saatlerde telefonla görüÅŸtüÄŸü il jandarma komutanı ..."a, arama veya gözaltı iÅŸlemi için gelinmesi halinde karşı koyacaklarını söyleyen sanık ...,
54. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına baÄŸlı KaraaÄŸaç"ta konuÅŸlu 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanlı’nda Tugay Komutan Yardımcısı ve Tabur Komutanı olarak kurmay yarbay rütbesi ile görev yapmakta iken; saat 21:20 sularında kendisini arayan ..."ın talebi üzerine tugay karargahına giden, sanık ...’in yönlendirmesi ile ...’ın emrine uyarak nöbetçi subayına, sözde KOKTOD kapsamında toplanılması talimatıyla personelin mesaiye çaÄŸrılması emrini veren, tugay karargahından KaraaÄŸaç kışlasına geçerken malzeme ve mühimmattan sorumlu personeli de alarak mühimmat listesinin kendisine ulaÅŸtırılmasını isteyen, tekrar gittiÄŸi tugay karargahında on dakika kadar kaldıktan sonra KaraaÄŸaç"a geri dönen, bu sırada sözde sıkıyönetim direktifi mesajından da haberdar olan, kışlaya gelen personelin hazırlıklarını saÄŸlayan, tugay karargahından ... vasıtasıyla gelen 100 kiÅŸilik rütbelilerden oluÅŸan birlik hazırlanması emri üzerine personele araçların hazırlanması ve mühimmatların alınması emirlerini veren, tugay karargahının yarbay ..."ya ilettiÄŸi Meriç"teki askeri gazinoya araç çıkartılması emri doÄŸrultusunda bir adet ZMA"nın hazırlanması ve çıkarılmasını temin eden, tugay karargahından gelen emirler doÄŸrultusunda İstanbul’a destek amacıyla oluÅŸturulacak birliÄŸin zırhlı birliÄŸe çevrilmesi sonrası bu doÄŸrultuda hazırlıklara devam edip, hafif silah mühimmatı yanında ZMA ve tank toplarının da araçlara yüklenmesi emrini vererek bu emir doÄŸrultusunda tank bölüÄŸünden 6 adet tank ile mekanize piyade bölüklerinden 15 kadar ZMA ve GZPT"nin mühimmatlarıyla ve personeliyle çıkış için hazırlanmasını temin ettiÄŸi, sabaha karşı tank bölük gazinosunda televizyon izlemekte olan askerlere televizyonu kapatmalarını, izlememelerini söyleyerek personeli gazinodan çıkartan, hazırlıklar devam ederken nöbetçi üsteÄŸmen Zafer DaÄŸdeviren"e "Emirlere uymayan olur mu? Emirlere uymayan olursa tutuklayın." diyen, hazırlıkları tamamlanan zırhlı araçlara saat 05:30"a doÄŸru tugay karargahından aldığı emir doÄŸrultusunda kışladan çıkış emrini veren, üstü ...’ın talimatı üzerine de henüz tamamı nizamiyeden çıkış yapmamış olan araçlara geri dönme emrini ileten, araçların kışladan çıktıktan yaklaşık 200-300 metre sonra dönerek kışlaya girmelerini saÄŸlayan sanık ... haklarında,
a- Örgütsel bağı kesin olarak ortaya konamayan sanıkların, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe giriÅŸiminden haberdar olduklarının, suç iÅŸleme karar ve iradesine katıldıklarının kanıtlanamamış olmasına,
elveriÅŸli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, özellikle Edirne’de darbe teÅŸebbüsüne iliÅŸkin bir hareketliliÄŸin yaÅŸanmaması ve kabullendikleri (darbecilere destek) görevin İstanbul’da icra edilecek olması da nazara alındığında sundukları katkının tek başına vahamet arz etmediÄŸi gibi fiilin iÅŸleniÅŸi üzerinde müÅŸterek hakimiyet kurduklarından da bahsedilemeyeceÄŸinin anlaşılmasına nazaran, zarar tehlikesi bakımından illi bir deÄŸer taşıdığında kuÅŸku bulunmayan eylemlerinin; bilgi düzeyleri, gördükleri eÄŸitim, yaÅŸları, rütbe ve görevleri, içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevre koÅŸulları gibi kriterler çerçevesinde yapılan ex ante deÄŸerlendirme itibariyle, mevcut irade ve bilgilerini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doÄŸrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendilerinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanmadıklarına, bu nedenle bir hukuka uygunluk sebebi olarak “Yetkili amir tarafından verilen ve yerine getirilmesi görev gereÄŸi zorunlu olan, hizmete iliÅŸkin emrin ifasının (TCK madde 24) maddi ÅŸartlarında kaçınılmaz bir yanılgıya düÅŸtüklerinin kabulüne imkan bulunmadığından TCK"nın 30. maddesinin de tatbik ÅŸartlarının oluÅŸmadığına dair saptamada da bir isabetsizlik bulunmadığından, iÅŸlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaÅŸtırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek kapsamında kaldığı, sanık ... hakkında temel ceza belirlenirken TCK’nın 61. maddesi uyarınca kastının yoÄŸunluÄŸu, eylemlerinin somut tehlike bakımından ağırlığı gözetilerek, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun azami hadde yakın bir ceza tayini gerektiÄŸi gözetilmeden hatalı deÄŸerlendirme ile aynı Kanunun 37. maddesi kapsamında doÄŸrudan fail kabul edilip fazla ceza tayini,
b- 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde mutlak terör suçlarından olarak tadat olunan Anayasayı ihlal suçundan hüküm tesis edilirken belirlenen temel cezada aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiÄŸinin gözetilmemesi,
c- Müsnet suçtan davaya katılma hakkı bulunmayan ... lehine İlk Derece Mahkemesince, ... lehine ise Bölge Adliye Mahkemesince vekalet ücretine hükmedilmesi,
3- Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet hükmü bakımından;
a-İstinaf aÅŸamasında gelen Sait Aksöz"ün beyanlarının CMK"nın 217. maddesi gereÄŸince sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulduktan ve gerektiÄŸinde adı geçen ÅŸahsın tanık olarak usulüne uygun biçimde dinlenmesinden sonra bir karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
b- Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında hüküm kurulurken uygulama yeri bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 4. maddesinin delalet maddesi olarak gösterilmesi;
4- Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet hükmü bakımından;
Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Adli sicil kaydına göre suç ve karar tarihleri itibariyle engel hali bulunmayan, suç iÅŸleme hususundaki eÄŸilimi lehine deÄŸerlendirilerek hakkındaki hapis cezası ertelenen, mahkumiyetine karar verilen suçun niteliÄŸi itibariyle ödenmesi gereken kiÅŸisel ya da kamu zararı bulunmayan sanık hakkında doÄŸurduÄŸu sonuçlar itibariyle daha lehe olan CMK"nın 231/6. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması;
b-Sanık hakkında hüküm kurulurken uygulama yeri bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 4. maddesinin delalet maddesi olarak gösterilmesi;
Kanuna aykırı, sanıklar ....... müdafileri ile sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüÅŸ olduÄŸundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, sanıklar ... ve ..."un tutuklulukta geçirdikleri süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı, mevcut delil durumu ve bozma nedeni gözetilerek tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüÄŸe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle deÄŸiÅŸik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneÄŸinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2020 tarihinde oybirliÄŸiyle karar verildi.
